Bir yandan kahvaltımı yaparken, diğer taraftan da televizyonda sabah kuşağı haberlerini izliyorum.
Yirmili yaşlarda bir genç kızımız sinir krizi geçiriyor, çevresindekiler onu teskin etmeye çalışıyorlar. “Siz nasıl insanlarsınız! Allah belanızı versin! Memleket elden gidiyor, hiç kimsenin umurunda değil!..” gibi sözler duyuyorum. Bunları da, hıçkırıklar arasında boğuntulu bir sesle söylüyor.
OKU