Çerkes Soykırımı 150. Yılında

Standard

Tam 150 yıl oldu.
21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve Soykırımının üzerinden 150 yıl geçmiş.
Atalarımın vatanlarından zorla koparılışının üzerinden koskoca bir yüz elli
yıl geçti. Onlar, diline ve kültürüne yabancı oldukları topraklarda ,her gece
rüyalarında vatanlarını görerek, vatana hasret olarak toprağın bağrına girdiler.
İlk nesil her an Kafkasya’ya geri dönme umuduyla yaşadı.

Bulundukları yerlerde
kalıcı ve muhkem konutlar inşa etmediler. Kendilerini bu topraklarda misafir olarak
gördüler.

Yaşadıkları dram, dünyanın en büyük soykırımı olmasına rağmen, onur ve gururları
yüzünden şikayette bulunmadılar.Göz yaşlarını içlerine akıttılar.
Karadeniz’in azgın dalgaları arasına gömmek zorunda kaldıkları soydaşları
yüzünden, yıllar boyu Karadeniz’den çıkan balığı yemeyi içlerine sindiremediler.
21 Mayıs 1864 Çerkes tarihi için bir kırılma noktasıdır. Çerkesler, yaklaşık olarak üç
yüz sene devam eden bir bağımsızlık savaşını, kendilerinden kat kat daha güçlü bir
Rus ordusu karşısında kaybetmişlerdir.

Son Çerkes direniş birliği ,21 Mayıs 1864 günü bugünkü Soçi şehrine otuz kilometre
uzaklıktaki Kabaade platosunda toplanmıştı. Sayıları 20.000 civarındaydı. Çerkes
birliği hasta, yorgun ve yaralı savaşçılardan oluşuyordu. Etrafları yüz bini aşkın Rus
ordusu tarafından kuşatılmıştı. Kısa bir istişarenin ardından teslim olmaktansa
savaşarak şehit olmayı seçtiler. Topluca kılınan namazın ardından, umutsuzca
çemberi yarma harekatına giriştiler. Çok güçlü Rus silahları ve havan ateşi
karşısında büyük zayiat verdiler.

Çerkes birliği, zaten çok dar bir alana sıkışmıştı. Kabaade platosundan Karadeniz’e
akan Açepsu deresinin kenarında toplanmışlardı. Yoğun topçu ateşiyle kırılan
askerlerin dışında, yaralı olarak kalanlar, Rus kazakları tarafından vahşice
katledildiler. Şehit edilen Çerkes savaşçılarının kanları, Açepsu deresinin sularına
karışarak otuz kilometre uzaklıktaki Karadeniz’e kadar ulaştı. Anlatılanlara göre,
Açepsu deresinin Karadeniz’e ulaştığı ağızdaki kızıllık haftalarca kaybolmadı.
Savaşın kazanılmasının ardından Rus birlikleri, parçalanmış şehit Çerkes
savaşçılarının cesetlerini çiğneyerek savaş alanında fener alayıyla zafer şenliği tertip
ettiler. Çar Alexandre 21 Mayıs’ı ordu ve zafer bayramı olarak ilan etti. Ruslar bugün
hâla bu bayramı kutlamaya devam etmektedirler. Savaştan sonra Ruslar, Batı
Kafkasya’nın bilhassa Karadeniz kıyısının tamamen Çerkeslerden temizlenmesine
karar verdiler. Bütün Çerkesleri zorla vatanlarından kopartarak gemilere doldurup
Osmanlı topraklarına sürdüler. Yaklaşık iki milyon civarında Çerkes vatanından
sürüldü. Bu sürgün sırasında beş yüz binden fazla insan yolculuk sırasında hayatını
kaybetti. Bir o kadar insan da indikleri kıyılarda birkaç ay içinde yakalandıkları salgın
hastalıklar sebebiyle hayatlarını kaybettiler.

Osmanlı ülkesinin farklı yerlerine yerleştirilen Çerkesler; Balkanlar, Anadolu ve
Ortadoğu gibi birçok bölgeye dağıldılar. Aradan geçen yüz elli yıl sonra,
Kafkasya’daki toplam Çerkes sayısı 600.000 civarında iken; sürgüne giden,
vatanlarının dışında yaşama ve kültürlerini yaşatma savaşı veren Çerkeslerin
sayısı beş milyon civarındadır. Çerkesler vatanlarını kaybedip sürgüne gittikten sonra, büyük travmalar yaşadılar.
Osmanlı ülkesine gelir gelmez kendilerini yine savaşın içinde buldular. Balkanlara
yerleşen 150.000 civarındaki Çerkes, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda
yerleştirildikleri topraklardan ayrılmak zorunda kaldı. Balkan felaketi sonunda topluca
Balkanları terk eden Çerkesler İstanbul’a doğru yola çıktılar.
150.000 civarında Çerkes’in İstanbul’a girişini önlemek için, gelen kafile ordu
tarafından durduruldu ve çadır kamplara yerleştirildi. Çerkeslerin durdurularak
çadırlarda misafir edildiği yere daha sonra Çerkesköy adı verilmiştir. Bir müddet
burada konaklayan Çerkesler, daha sonra Tekirdağ limanında gemilere bindirilerek
Suriye’ye ve Ürdün topraklarına yerleştirilmişlerdir.
Çerkes toplumu uzun yıllar siyasi ve kültürel haklarını arama mücadelesinden uzak
durmuştur. Sovyetlerin yıkılması sonucu anavatanla kurulan yeni ilişkiler Kafkas
toplumunu da hareketlendirmiştir. 1990 yılının sonlarından başlayarak 21 Mayıs
sürgününü anma toplantıları başlangıçta elli altmış kişilik dar çevrelerde yapılırken,
bilinçlenme arttıkça ,anma toplantılarının hem mahiyeti,hem de katılımcı sayısı
artmaya devam etmiştir.

Bu yıl sürgün 150. yıl dönümünde, Türkiye’de on binlerce kişinin katıldığı
organizasyonlar haline dönüşmüştür. Türkiye’de bulunan siyasi kurumlar ve
sivil toplum kuruluşları, 21 Mayısta Çerkeslerin acılarını paylaşan mesajlar
yayınlamaya başlamışlardır. Çerkesler bu gün, düne göre elbette önemli mesafeler kat etmişlerdir.
Türkiye ve dünya ölçeğinde kazanılan önemli başarılara karşın, sürgün ve soykırım Rusya
tarafından halen kabul edilmemiştir.

Çerkes Toplumu olarak, 1864 yılına geri gidemeyeceğimizin elbette idrakindeyiz.
Bu gün Anavatan Kafkasya’da, halen Türkiye Çerkeslerinin yakın akrabaları
yaşamaktadır. Bu akrabalarla kurulacak olan ilişkilerin hukuki bir boyuta taşınması
gerekmektedir.

Türkiye Hükümeti bu gün, Türkiye’den sürülen Ermeni ve Rumlara vatandaşlık
verme konusunu dillendirirken, aynı şeylerin Rusya Federasyonu tarafından da dile
getirilmesini temenni ediyoruz.

Gürcistan Hükümeti, Türkiye’de yaşayan Gürcülere vatandaşlık verme işini
kolaylaştırarak önemli bir adım atmıştır. Türk Hükümeti de, bünyesinde
bulundurduğu Çerkes toplumunun problemlerine kulak vererek, Rusya
Federasyonu ile çifte vatandaşlık konusunda bir çözüm geliştirmelidir.
Çarlığın bu günkü mirasçısı Rusya Federasyonu, 150 yıl önce yaşanan büyük dramın
acıları hafifletme konusunda önemli adımlar atabilir ve Çerkes Toplumuna zeytin dalı
uzatabilir.

Atalarının topraklarında bırakın vatandaşlık almayı, oturum alabilmek için bile
kota ile karşı karşıya kalan Çerkes toplumu için, bu durum son derece elem
vericidir.Yüz elli yıl önce vatanlarından sürgün edilen ve bu gün yeniden vatansız kalan
Suriye Çerkeslerinin Kafkasya’ya geri dönüş ve yerleşme konusunda çektiği sıkıntılar
da derhal çözüme kavuşturulmalıdır.
Rusya Federasyonu son davranışlarıyla Çerkes Toplumunu top yekun olarak
karşısına alma noktasına gelmiştir. Sürgün ve soykırım ile ilgili çalışma ve
kampanyaları Rusya’nın artık engellemesi mümkün değildir. Bırakın diaspora
Çerkeslerini, Kafkasya’da yaşayan Çerkesler de artık soykırımın hesabını sormaya
başlamışlardır.

Bizim Temennimiz, Rusya Federasyonu’nun geçmişte sürgün ve soykırıma
uğrayan Çerkesler ile ilgili olumlu adımlar atmasıdır. Bu adımlar atıldığında,
diaspora’da yaşayan çerkesler ,RF ile dünya arasında önemli bir köprü vazifesi
oluşturacaklardır.Son hareketleri ile 19 yy sömürge politikasını yeniden hortlatan RF, dünyadan hızla
izole olmaktadır. RF , Kafkasya’nın kaynar bir kazan haline gelmesini istemiyorsa, bu
gün hemen tedbirler almalıdır.

Kafkasya, Rusya’nın yumuşak karnıdır. Burada uygulanacak olan politika, baskı ve şiddetle dayanamaz.
Rusya, tez zamanda Çerkesler ve Kafkasyalılar ile problemlerini masaya yatırmalıdır.
Geçen her gün Rusya aleyhine işlemektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir