Namaza promosyon!

Standard

“İlköğretim çağındaki çocuklara, camiye gelmeleri karşılığında tablet bilgisayar veriliyor.” Bir gazetemizdeki haberin başlığı aynen böyle. Bu haberdeki anormallik nerede diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum.

Anormallik şurada; 28 Şubat özlemcilerinin bir araya geldiği malum gazete, her zaman olduğu gibi olayı bir suç duyurusu mantığı içinde veriyor. Yine hezeyanlar savurup manşet üstüne manşetler atıyor.

Neymiş efendim; bir köyün camii imamı, çocuklara namaza gelmeleri karşılığında tablet bilgisayar hediye ediyormuş. İki ay içinde 180 vakit namaza gelen 31 çocuğa tablet bilgisayar, 29 çocuğa da kol saati hediye edilmiş.

Haberi dikkatle okuduğunuzda, sürekli olarak ilköğretim çağındaki çocuklar vurgusu dikkat çekiyor. Öyle bir haber veriliş şekli var ki , ”bu çocuklara yazık oluyor, gördünüz mü; bu hükümet bizim yıllarcaönlediğimiz, çocukların beyninin irtica tarafından yıkanmasına çanak tutuyor” der gibi bir ifadeyle okuyucularına haber veriyor.

Haberi veriş şeklindeki panik havaya bakınca, sanki çocuklar küçük yaşta istismar ediliyor, kötü alışkanlıklara alet ediliyor gibi bir duyguya kapılıyorsunuz.

İtiraf etmeliyim ki, adını vermek istemiyorum, bu gazeteyi düne kadar elime alıp okumamıştım. Ne yalan söyleyeyim, vapurda ya da otobüste, ortalama yaşı yetmiş civarındaki bazı kimselerin (Atatürkçülerin) elinde teşhir amacıyla açarak okudukları bir gazete olarak sürekli görürdüm.

Geçtiğimiz cumartesi günü vapurda yanımda oturan zevat, Cumhuriyet gazetesi ile birlikte bu malum gazeteyi de koltuğunun altında taşıyordu. Haydarpaşa’da vapurdan inerken, Cumhuriyeti yanına alıp, diğer gazeteyi ya unuttu ya da unutmuş gibi yapıp vapurdan indi.

Para vermeden sahip olduğum gazeteye göz atma fırsatı bulunca, Türkiye gerçeklerinin dışında yaşayan, ufukları dar, zavallılar ordusu ile karşılaştım. Emin Çölaşan’dan tutun, Bekir Coşkun’a varıncaya kadar, herkesin bir araya geldiği müzmin muhalifleri bir arada görünce, ister istemez tebessüm ettim.

Bunları görünce aklıma ünlü Amerikan basın tröstünün kurucusu, William Randolph Hearst (1863-1951) ile ilgili anlatılan bir hikâye geldi. Hearst ölüm döşeğindedir. Kendi ölümüyle birlikte dünyanın da çökmesini istemektedir. Rivayet olunur ki, genel yayın yönetmenleri, Hearst için dünyanın gidişatını gidişatı kötü gösteren özel gazeteler basarlarmış.

Hearst, “Amerikan ekonomisi çöküyor, Avrupa’da herkes birbirini boğazlıyor, Ruslar Stalin’in leşini yerde sürüklediler” vb. haberler okuyarak dünyaya mutlu bir şekilde (!) veda etmiş.

Bu gazetenin okurlarını görünce, aklıma ister istemez bu anekdot geldi. Zavallılar Türkiye gerçeklerinden öyle bi haberler ki, felaket haberleri okuyarak ahir ömürlerini tüketmeye çalışıyorlar.

Basit bir mantıkla düşünsek, cami imamının vazifesi ne olabilir. Elbette ki cami cemaatine namaz kıldırmak ve onlara hizmet etmek. Peki, cemaatini çoğaltmak, imamın vazifeleri arasında değil midir?

Bu ülkede çocukları okula gönderme ve teşvik etme kampanyaları da yapılıyor. Bizzat devlet kız çocuklarını okula gönderen yoksul ailelere yardımda bulunuyor. “Baba beni okula gönder “ adı altında çeşitli sivil toplum kuruluşları kampanyalar düzenliyor.

Aynı şekilde bir imam da vazifesini yaparak, görev yaptığı camiye çocukları getirmenin ve onlarla diyaloga geçmenin yollarını arasa fena mı olur. Camiden neden korkulur, bunu anlamak maalesef mümkün değil.

Yine aynı gazete haber yapmış. Niğde Milli Eğitim Müdürü camide öğrenci velileri ile bir toplantı yapmış. Ne olmuş, laik cumhuriyet bu sebepten zor duruma mı düşmüş. Okula uğramayan ilgisiz velilere ulaşmak için camiye gidip, onları bulan müdürü takdir edecekleri yerde kınayan zavallılar size ne söylenebilir…

Merhum Deprem Dede (Ahmet Mete Işıkara ) halkı depreme karşı eğitmek için Cuma günleri vaaz kürsüsünü kullanırdı. Bu toplumun en az yüzde yetmişinin haftada bir kez bile olsa Cuma namazı için bir araya geldiği bu kurumlardan korkmak niye?

Hala 28 Şubat dönemini çağrıştıran manşetler atarak tatmin olan bu zavallılar ordusuna acımaktan başka bir şet gelmiyor elimden.

“Son zamanlarda dünya’ya indirilmiş en mükemmel kitap Nutuk’tur” diyen sanatçı bozması sözüm ona aydınlarımızı çatısı altında toplayan bu gazete, iyi iş yapıyor doğrusu. En azından kelaynak kuşları gibi nesli tükenen bir gruba koruma kalkanı olarak, önemli bir görev üstleniyor.

Ulusalcılık bayrağını açarak, yaptıkları çağrıyla milyonları etraflarında toplayacaklarını sanan zavallı hayalperestler, sırtınızdan para kazanan yeni gazete patronlarını fark edemeyecek kadar safsınız.

Yıllarca yok saydığınız ve görmezden geldiğiniz, sadece vecizelerle tanıdığınız köylü efendileriniz, gerçek görevlerinin başına geçtiler. Artık uyanın!

Korkarım bir zaman sonra, sizin için William Randolph Hearst’e olduğu gibi, özel gazete çıkaracak patronlar ve genel yayın yönetmenleri de kalmayacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir