Siz anladınız onu

Standard

Geçtiğimiz gün bir esnaf arkadaşımın yanına uğradım. Laf döndü dolaştı her zaman olduğu gibi yine politikada odaklaştı.

Önümdeki sehpanın üzerinde zaman gazetesi duruyordu. Ona baktığımı görünce; “bir hafta önce söyledim, aboneliğimi kesin dedim ama yine de getirip kapının altından atmaya devam ediyorlar” dedi.

“Hayrola cemaati boykot mu ediyorsun” dedim.

“Biliyorsun ben cemaat mensubu değilim ama severim bu çocukları. Kendi çapımda elimden geldiğince yardım ederim, yardım bulurum ama bu son yaşananlardan sonra soğudum” dedi.

Koyu bir politik muhabbetin içine daldık. Çevresinde birçok cemaat mensubu arkadaşı olan dostum “tam bir kafa karışıklığı yaşıyoruz” diyor.

Hocanın beddua görüntülerinden sonra birçok insanın tabiri caizse abdestleri bozulmuş.

12 metrekarelik hücresinde yer döşeğinde, hasırda (onların tabiri) yatan, elindeki mendille sürekli gözyaşlarını silen, İran’daki Ayetullahlar gibi neredeyse masumluk mertebesine çıkardıkları hocalarının rafineri ve ananas işiyle uğraşmasını bir türlü anlayamıyorlar.

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Ben bütün çevremdeki insanları ve eş dostu ikna ederek her yıl en az yirmi kurban bağışı verirdim. Toplayıp verdiğim zekat, fitre, adak ve bağışlar da işin cabası” diyor.

Dostum kendisini kandırılmış gibi hissediyor. Saygı duyduğu bir din adamının nefret saçan beddualarının şokunu hala üzerinden atamamış.

Ben konuyu biraz kızıştırmak için kontra soruyorum: “Abi bu yolsuzluğu yapanların hiç mi suçu yok?”

Benden birkaç yaş büyük, ilkokul tahsilli esnaf abim, beni şaşırtan bir cevap veriyor.

“İçişleri bakanının oğlu ve ……..( doğulu eski bir bakanın oğlunun adını veriyor) bunlar eskiden de hafriyat işiyle ilgili bir nevi mafyalık yapıyorlardı. Sadece bu konuyu dile getirselerdi bile yeterdi.

Ama o zaman bu kadar büyük ses getirmezdi. Yolsuzluk olayının sorumluları üzerine gidilir, hükümet gerekli çalışmayı yapardı.

Bunlar tatlı su kurnazı ya! Birbirinden ayrı birçok konuyu bir çuvala koyup akılları sıra hükümete komplo kuracaklar”

Önceden de AKP’ye oy veren esnaf arkadaşım, baktım ki bu sefer tam bir AKP militanı haline gelmiş.

Yine latifeli bir dille “Başbakan diktatörlüğe doğru adım adım gidiyormuş. Baksana bir televizyon yayıncısını arayıp fırçalamış, şerit halinde geçen bir alt yazıyı oradan kaldırtmış” dedim.

Ben bakalım ne cevap verecek diye beklerken, hayretten ağzımı açık bırakan cevabıyla kahkaha attığımı hatırlıyorum.

“Oy diline kurban olayım ben onun! Eskiden başbakanlar onların ayağına gider onlar da başbakanı pijamayla karşılardı. Şimdi nerden nereye geldik görüyor musun? Başbakan Gazete ve Televizyon sahiplerine fırça atıyor.”

Bu sözleri duyunca diyecek bir şey bulamadım.

Aldığım cevabın içeriğine katılmasam da sokaktaki gerçek bu!

Geçmişte toplum mühendisliği yaparak kitleleri sokağa döken ve yönlendirenlerin işi artık çok zor!

Kalkmaya yakın yine bir olta attım.

“Sarıgül anketlere göre Kadir Topbaş’ın iki puan önüne geçmiş, cemaat de onu destekliyormuş ne dersin” dedim.

Kendisinden beklemediğim bir tarzda, el hareketi ile birlikte argo bir deyim kullandı…

Siz anladınız onu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir