HEP FİGÜRAN MI OLACAĞIZ?

Standard

Tarih boyunca Gürcistan ile Kuzey Kafkasya arasında yaşanan karmaşık ilişkiler, bu bölgede uzun süreli istikrarsızlıklar yaratmıştır.

Osmanlı- Rus Savaşları sırasında Kuzey Kafkasya tercihini Osmanlıdan yana koyarken, Gürcistan aynı dine mensup olmaları sebebiyle Ruslarla çok çabuk işbirliğine girmiş, Tiflis’i onlara teslim ederek, Kuzey Kafkasya’nın güneyden çember içine alınmasına sebep olmuştur. Ancak, Rus ve Gürcü elitleri arasında sağlanan dostluk, Rus ve Gürcü halkları arasında sağlanamamıştır.

Gürcistan, Osmanlı zamanında bir kuzey komşu olarak, Osmanlı etki alanında olmuştur. Acara adı verilen Batum merkezli bölge Osmanlı toprakları içinde yer almıştır. Batum yüzyıllarca Osmanlı sınırları içinde kalmış önemli bir kültür merkezidir. Gürcü nüfusunun yoğun olduğu bu bölge Osmanlılar vesilesiyle, müslüman olmuştur. Acara müslümanları Gürcü toplumunun bir uzantısı olmalarına, Gürcüce konuşmalarına rağmen her zaman Türkiye’ye yakın olmuşlardır.

Moskova anlaşmasıyla elimizden çıkan Gürcistan topraklarına katılan Batum üzerinde bugün bile hakkımız olduğunu iddia eden bazı politik görüşlerle zaman zaman karşılaşıyoruz. Sovyetler Birliği’nin kuruluşu sırasında cumhuriyet, muhtar cumhuriyet ve özerk bölge gibi statüler oluşturulurken, genellikle etnik ayrılık ve coğrafi konum birlikte düşünülmüştür. Aynı ırka mensup olan Acara Gürcülerinin Tiflis’ten ayrı olarak özerk bir bölgeye sahip olmaları oldukça ilginçtir.

Buradan şöyle bir sonuca ulaşıyoruz. Acara Özerk Bölgesi varlığını Türkiye’ye borçludur. 1921 Kars Antlaşmasıyla Acara Gürcistan içinde otonom bir statü kazanmıştır. Daha sonraki dönemlerde Sovyetler Birliği’nin içinde bu yapıyı muhafaza edebilmesi oldukça ilginçtir. Bu yapının Türkiye’nin garantörlüğü sayesinde korunduğu söylense de bu pek inandırıcı değildir. İkinci Dünya Savaşından sonra Kars ve Ardahan’ı bizden isteyen Sovyetler Birliği’nin Kafkasya’da sürekli olarak istikrarsızlık alanları bırakmaya çalıştığı bunun için özel bir politika geliştirdiği aşikardır.

Sovyetlerin dağılması sonucu bağımsızlığına kavuşan Gürcistan, Sovyetler Birliği’nde elde ettiği idari statüyü korumakta oldukça zorlanmaktadır. Gürcistan 15 yıldır istikrarsızlık içinde yüzmektedir. Abhazya ile yaptığı savaş sonucu, Kuzey Kafkasya halklarının büyük çoğunluğu tarafından nefret edilmese de sevilmeyen bir ülke konumuna düşmüştür.

Bugün Kuzey Kafkasya halkları Gürcistan’ın içinde bulunduğu duruma ve çektiği sıkıntılara sevinmemelidirler. Çünkü Gürcistan’ın istikrarı Kuzey Kafkasya halkları açısından çok önemlidir. Rahmetli Sait Şamil, 1918 yılında kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile ortak bir pakt oluşturmak için çalışmalar yaptığını söyleyerek bu ittifak dışında Kuzey Kafkasya’da bağımsızlığın korunamayacağı ve huzur olamayacağını ifade etmişti.

Süper güçler dünyada hakimiyetlerini sürdürmek için belirli kriz noktaları oluşturmuşlar ve gerektiği zaman kaşıyabilecekleri bir yarayı her zaman hazır tutmuşlardır. Kafkaslarda Abhazya, Osetya, Çeçenistan, Dağlık Karabağ her zaman ateşlenebilecek bomba fitilleridir. Ayrıca, her cumhuriyetin içinde yer alan lokal problemlerle bölge tam bir istikrarsızlık adası görünümündedir.

Gürcistan küçük bir devlet olmasına rağmen gerek Avrupa’da gerekse ABD’de güçlü ve etkili bir lobiye sahiptir. Sovyetlerin dağılmasından sonra yönünü batıya çevirmiştir. Gürcistan için NATO şemsiyesi de açılmıştır.

ABD, daha doğrusu ABD adına uluslararası finans çevreleri son zamanlarda Gürcistan’da önemli yatırımlara hazırlanmaktadır. Uluslararası sermaye girdiği bölgede istikrarsızlık istemez. Eğer gerçekten Soros ve onunla birlikte çalışan sermaye grupları Gürcistan’a giriyorlarsa kesinlikle yaş tahtaya basmak istemeyeceklerdir.

ABD destekli Saakaşvili 28 Mart seçimlerinde ezici bir üstünlük sağlamıştır. Acara’da ise Abaşidze oyların % 50’den fazlasını almış görünüyor. Bu durumda Acara Cumhurbaşkanı Gürcistan’ın başını bir müddet daha ağrıtmaya devam edecektir.

Genç ve tecrübesiz Saakaşvili önümüzdeki dönemde Kafkasların kaderini etkileyecek bir misyonu yüklenmiştir. Daha önceleri Gamsahurdiya ve Şevardnadze yönetimlerinin Abhazya ve Osetya’da yaptıkları hataları tekrarlamamalıdır. Arkasındaki büyük gücün desteğiyle Abaşidze’ye karşı çok sert demeçler veren ve yaptırımlar uygulayan Saakaşvili aynı sert tutumu şimdilik Abhazya ve Osetya için sergilememektedir.

Gürcistan devlet başkanının tecrübeli danışmanları ve akıl hocaları ona kolay kolay hata yaptırmayacaklardır. ABD ve AB önümüzdeki günlerde Gürcistan’da daha da etkin olacaklardır. Türkiye hem ABD müttefiki olarak, hem de AB namzedi bir ülke sıfatıyla ileride aynı birlik içinde yer alacağı Gürcistan’ın geleceğinde önemli rol üslenmek durumundadır.

Güney ve Kuzey Kafkasya’nın gelecekteki dizaynı ABD eksenli olacaktır. Rusya Federasyonu önümüzdeki yıllarda zorunlu olarak yeniden şekillenecektir. Bu yeni şekillenme sırasında Rusya küçülmek zorunda kalacaktır. Rusya Federasyonu’nun küçülmesine karar veren güçler Kuzey Kafkasya ile ilgili senaryoları mutlaka yazmaya başlamışlardır.

Kuzey Kafkasyalılar olarak, önemli kararlar vermek durumundayız. Yazılan senaryoda figüran oyuncu olarak mı yer alalım, yoksa bizler de bir yol bulup senaryoyu yazan ekibe etki mi edelim? Bakalım zaman ne gösterecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir