DAĞISTAN’DA SATRANÇ OYUNU

Standard

Son zamanlarda Dağıstan’da gün geçmiyor ki, bombalar patlamasın, ya da sokak cinayetleri işlenmesin. Yani Dağıstan’da bir şeyler oluyor. Gizli bir güç düğmeye basmış gibi…

Düğmeye basan güç ne istiyor olabilir? Bunu anlamak için Dağıstan’ı jeopolitik, sosyo-ekonomik, demografik… velhasıl her yönüyle incelemek ve irdelemek gerekir.

Dağıstan, Kuzey Kafkasya’da hem yüzölçümü (50.300 km2) hem de nüfusu (2.5 milyon) ile en kalabalık olan federe cumhuriyettir. Halkının yüzde 90’ı Müslümandır. Dağıstan, 89 idari birimden oluşan RF’de, sadece İnguşetya’yı geçerek, 88.sırada ekomisi en bozuk ülke olarak yer almaktadır.

Dağıstan’da irili ufaklı, farklı dil konuştuğu ifade edilen yüzden fazla halk olduğu söylenir.

Aslında bu söylem doğru değildir. Rusya, birbirinden ufak nüanslarla ayrılan şiveleri bile ayrı diller olarak kabul etmiş, bunlar için alfabeler ve özel harfler ihdas ederek diller arasındaki birliğin sağlanmasını engellemiş ve bunu milli bir politika olarak yürütmüştür.

Avar, Lezgi, Kumık, Lak, Tabasaran, Dargin Tat gibi halklar ve bunların konuştuğu dillerin lehçeleri ya da şiveleri olduğu açıkça belli olan diller için ayrı halklar ihdas etmek Sovyetler Birliği döneminde uygulanan “böl-parçala-yönet” politikasının bir ürünüdür.

Dağıstan’da konuşulan dil sayısını ne kadar azaltırsak azaltalım yine de otuzun altına düşemeyiz. Dağıstan gibi küçük bir ülke için bu kadar farklı etnisite oldukça fazladır.

Tarih boyunca Asya’dan Avrupa’ya yürüyen kavimlerin geçiş yollarında yer alan, Anadolu’da kurdukları medeniyetleri yıkılan ve talan edilen halklar, sığınak yeri olan Kafkas Dağları’nın en muhkem yeri Dağıstan’ı tercih ede gelmişlerdir.

Dağıstan’da yaşayan halkların özgürlük ortak paydasında oluşturdukları birlik ve beraberlik, daha sonraları İslam gibi birlik ve kardeşlik mesajları veren, kavmiyet duygusunu aşmayı başaran bir din ile daha da perçinlenmiştir.

İslam, geçmişte de günümüzde de Dağıstan’ı bir arada tutan harcın çimentosu olmuştur. Hz. Ömer zamanına dayanan İslami geçmiş, Dağıstan’a çok önemli kazanımlar sunmuştur.

Tarım alanları yok denecek kadar az, yeterli yeraltı kaynakları olmayan Dağıstan, Kuzey Kafkasya coğrafyasında entellektüel birikimi en yoğun bölgelerden birisi olmuştur. Okuma-yazma oranı Kuzey Kafkasya’ın diğer bölgelerine göre Dağıstan’da geçmişte daha fazla olmuştur.

Dağıstan’da kurulan medreselerde, önemli İslam alimleri yetişmiş; bu alimler zamanla Kafkasya birliğini sağlama yönünde siyasal irade ortaya koyarak, İmam Şamil ve arkadaşlarının yarım asır sürdürdükleri bağımsızlık mücadelesinin temelini atmışlardır.

Dağıstan, Rusya Federasyonu olarak nitelenen 89 idari birimden oluşan yapı içerisinde Rus nüfusunun en az olduğu yerdir. Dağıstan’da yaşayan Rus nüfusu istatistiklere girmeyecek kadar azdır.

İçinde yaşamadıkları ve kültürel anlamda da kendilerinden oldukça farklı bir yer olan Dağıstan’ı ellerinde tutmak Ruslar için son derece zor bir iştir.

Rusya, yıllardır Dağıstan’ı entrikalarla kendi içinde boğuşturarak elinde tutmayı başarmıştır. Dağıstan halkına yıllarca aşılanan duygu, “Rusya olmaza Dağıstan bir hiçtir! Rusya olmasa Dağıstan’da halklar birbirini boğazlar!” şeklinde bir söylemle ifadesini bulur.

Oysa, durum tam tersidir. Dağıstan, Rusya’nın hakimiyeti altına girdiği 19. asra kadar çok rahat ve özgür bir hayat yaşamıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Dağıstan’da oluşan yönetimin başında bulunan Magomedali MAGOMEDOV, halen Dağistan Devlet Konseyi’nin başındadır. 75 yaşını devirmiş, sağlık problemleriyle uğraşan MAGOMEDOV, kendi isteğiyle görevden ayrılıp ömrünün kalan kısmını, kendi ifadesi ile ‘huzur içinde geçirmek’ istemektedir.

Gerek RF gerekse MAGOMEDOV, Dağıstan için bugüne kadar yeni bir lider adayı ortaya koymayı nedense düşünememişlerdir.

RF’nin onayını almamış ya da güvenilir bulunmayan muhalifler, bir bir ortadan kaldırılmış, ülke adeta MAGOMEDOV’a mahkum hale getirilmiştir.

Hazar’da geniş kıyısı bulunan, Orta Asya cumhuriyetleri ile denizden komşu olan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi ABD müttefiki iki eski Sovyet cumhuriyeti ile sınırları olan Dağıstan, son zamanlarda çok önemli bir konuma gelmiştir.

RF’nin Kuzey Kafkasya’ya atadığı PUTİN’in temsilcisi Dimitri KOZAK, MAGOMEDOV’u Dağistan’ın başına yeniden getirmek için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya hazırlanmaktadır. MAGOMEDOV’un görevden ayrılması şu an için Rusya’nın işine gelmemektedir.

RF, hazırlıksız yakalanmıştır. En azından yerini dolduracak adayı bulup lanse edinceye kadar MAGOMEDOV’u görevde tutmak gerekmektedir. MAGOMEDOV’a adeta ölmek bile yasaktır.

Uluslararası çıkar çevrelerinden yardım alabilmeye müsait bir konuma gelen Dağıstan’da şüphesiz ki kullanılan bir çok irili ufaklı gruplar mevcuttur.

Yıllarca RF ve MAGOMEDOV tarafından ezilen ve yer altına itilen başlangıçta iyi niyetli olan sivil toplum kuruluşları olarak ortaya çıkan gruplar bugün yönetime karşı kin ve nefret besleyen örgütlere dönüşmüşlerdir.

Sabotaj eylemlerinde kullandıkları silahlar ve malzemeler bu örgütlerin dışarıdan destek aldıklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Dağıstan’da meydana gelen son gelişmeleri RF önceden tahmin ederek, Kuzey Kafkasya’da yeni karakollar ve yeni askeri birlikler oluşturma çabası içine girrmiştir.

RF’nin AKKA anlaşmalarına aykırı biçimde Kuzey Kafkasya’yı silahlandırması ve yeni askeri birlikler ve karakollar oluşturması, hem AB hem de ABD ile ilişkilerinde sorunlar meydana getirecektir.

Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının çok kısa bir süre sonra devreye girecek olması, bölgenin istikrara kavuşmasını da gerektirmektedir.

Boru hattını finanse eden uluslararası konsorsiyumun temsilcileri yatırım yaptıkları bölgede kargaşa, anarşi ve terör istemeyeceklerdir. Bu güçler aynı zamanda RF’nu da kendileri için güvenilir bulmamaktadırlar. Kuzey Kafkasya’yı elinde tutan RF, bölgede istikrar sağlayamamaktadır.

Bölgede istikrar sağlayamayan RF’nu ise bölgeden çıkarmak gerekmektedir. Yıllardır devam eden Çeçenistan savaşına Dağıstan da dahil edilmek istenmektedir.

Rusya, bölgeden ya tamamen çıkarılacak ya da Kuzey Kafkasya için daha esnek formüller bulunacaktır.

Bir damla petrol için gözünü kırpmadan oluk oluk insan kanı döken uluslararası güçler, önümüzdeki günlerde Kuzey Kafkasya’yı yeniden dizayn etme provası yapmaktadırlar.

Önümüzdeki günler daha bir çok olaylara gebe. Dağıstan’da şu anda satranç oynanıyor. İlk hamle piyonlarla yapıldı. Ardından atlar, filler ve daha başka taşlar harekete geçecek…

Oyun devam ediyor. Bakalım kim şah çekecek…?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir