Putin’in Güney Rusya valiliği adı altında Kuzey Kafkasya’ya atadığı temsilcisi Dmitri Kozak, bir rapor hazırlayarak Kremlin’e takdim etti.
Dmitri Kozak’ın raporunun muhtevasını öğrenince, güleyim mi ağlayayım mı, tam karar veremedim.
Kozak, Kuzey Kafkasya’da yer alan Rusya Federasyonu’nun 12 idari biriminden 6 tanesinin, gerek yönetim, gerekse insan hakları açısından çok kötü durumda olduklarını ifade etti.
89 idari birimden oluşan RF’nin Kuzey Kafkasya’da yer alan birimlerine göz atarsak, bunların 8 tanesinin federal devlet olduğunu görürüz.
Federal devletler: Adıgey, Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar, İnguşetya, Çeçenistan, Kuzey Osetya, Dağıstan ve Kalmukya. Ayrıca Krasnodar, Stavropol, Rostov ve Volgagrad eyaletleri de coğrafi olarak Kuzey Kafkasya’da yer alır.
Dmitri Kozak’ın bahsettiği 6 idari birim, tahmin edeceğiniz gibi Kuzey Kafkasya’da yer alan federal cumhuriyetlerdir. Çeçenistan istisna tutulursa, diğer 6 cumhuriyet (Adıgey, Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar, İnguşetya, Kuzey Osetya ve Dağıstan) R.F. içinde hem gelir dağılımı, hem de demokrasi açısından son sıralarda yer alan idari birimlerdir. Çeçenistan’ı bu kategoriye almamamızın sebebi, burada devam eden savaştır. Çeçenistan’da yıllardır ekonomiden ve demokrasiden bahsetmek zaten mümkün değildir.
Kuzey Kafkasya bölgesinde yer alan cumhuriyetlerde kişi başına düşen milli geliri gördüğümde gözlerime inanamadım. Dünyanın en güzel, en stratejik, en verimli topraklarında yaşayan, yeraltı ve yerüstü servetleriyle donatılmış Kuzey Kafkasya’da insanlara reva görülen sefaletin suçlusu kim?.
İşte rakamlar. Fert başına düşen milli gelir: İnguşetya’da 253 dolar, Dağıstan’da 325 dolar, Adıgey’de 525 dolar, Karaçay-Çerkes’de 652 dolar, Kabardey-Balkar’da 550 dolar, Kuzey Osetya’da 768 dolar. Vehametin daha iyi anlaşılması için diğer bölgelerden de örnekler verelim. Moskova’da 6603 dolar, Yakutistan’da 4568 dolar, Tümen Oblastı’da 8981 dolar, Samara’da 2394 dolar, Krasnoyarsk’da 2388 dolar.
Yukarıdaki listeyi daha da genişletebiliriz. 89 idari birimden oluşan R.F. bünyesinde milli geliri, 1500 doların altına düşen hiçbir idari birim yok.
Kuzey Kafkasya topraklarında yer alan Krasnodar, Stavrapol, Rostov gibi idari birimlerin ki, -Kafkasya’daki federal cumhuriyetlere, yüz ya da yüz elli kilometre mesafededirler, aynı ilkimi, aynı bitki örtüsünü paylaşırlar, hatta bir kısmı Kafkasya’daki federal cumhuriyetlerden daha az yeraltı kaynaklarına sahiptir- milli gelirleri, Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinin on ya da onbeş katı bir rakamı ifade ediyor.
Adıgey’in cumhuriyet statüsünün ortadan kaldırılması gündeme getirilirken, Adıgey ile Krasnodar arasındaki ekonomik dengesizlik dile getiriliyor, Krasnodar’a katılmakla Adıgey ekonomisinin dengeye oturacağı ifade ediliyor. Olaya bu açıdan yaklaşıldığında, mantıklı gibi de görünüyor. Bazı Adige milletvekilleri bu gerekçeye dayanarak Krasnodar’a katılma önerisini hararetle destekliyorlar.
Rakamlara dayanarak verdiğimiz örnekler, bir gerçeği ifade ediyor. Dmitri Kozak’ı bile isyan ettirecek derecede yolsuzluğun ve rüşvetin alıp yürüdüğü Kuzey Kafkasya bölgesi, nomenklatura artığı, klanlaşmış yöneticileriyle, habis kanser tümörü gibi bütün cumhuriyetleri kaplamış durumdadır.
Yönettikleri cumhuriyetleri, babalarından kalan miras gibi gören, makam ve mevkileri akraba, eş ve dostları arasında paylaştıran yönetiler için, halkın refahının hiçbir anlamı yoktur. Moskova, bu durumları çok iyi bildiği halde ses çıkarmamaktadır. Refahı yüksek bir Kafkasya’yı elde tutmak, Moskova için oldukça zor olacaktır. Moskova yönetimi, aslında bu olanları zaten bilmektedir. Kozak’ın yaptığı malumu ilandır. Bölge halkını yıldırarak üniter bir Rusya için, hazır hale getirmek istemektedirler.
Dmitri Kozak’ın kendisi bile, hazırladığı bu raporda, samimi değildir. Eğer öyle olsaydı, yeni sisteme göre kendisine görev olarak verilen, Putin’e başkan önerme yetkisi çerçevesinde, Karaçay-Çerkes’te Mustafa Batdıyev’e görevde kalması için destek vermez, İnguşetya’da Murat Zyazikov’u yeniden göreve önermezdi. Son gelen bilgilere göre de, Dağıstan devlet konseyi başkanlığına Magamedali Magamedov da tekrar atanıyor. Değişen ne? Eski hamam, eski tas.
Kuzey Kafkasya bölgesinde yer alan cumhuriyetlerde demokrasi ve muhalefet kültürü gelişmemiş, ya da gelişmesine izin verilmemiştir. Sovyetler Birliği’nin yıkılması sonucu Kuzey Kafkasya’da oluşan demokratik kurumlar bir araya gelerek, bütün Kafkas halklarının katılımıyla, ‘Kuzey Kafkasya Halkları Konfederasyonu’nu oluşturmuşlardı. Kısa sürede bütün Kafkas halklarını etrafında toplayan konfederasyonun yöneticileri, çeşitli şantaj ve baskılarla pasif duruma düşürüldü ve konfederasyon da dağıtıldı.
Cumhuriyetlerde kurulan Xaseler aracılığıyla örgütlenmeye çalışan halka, bir darbe de Rus yanlısı yöneticilerden gelmiş, bu yöneticiler, cumuhuriyetlerde oluşturulan bütün sivil toplum kuruluşlarını zorla ele geçirmişlerdir.
Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinde, bugün maalesef güçlü bir muhalefet yok. Güçlü muhalefetler, demokrasilerde, alternatif olarak, rejimin teminatıdır. Yakından tanıdığım değerli dostum Valeri Hatujuko’nun demokrasi mücadelesinde çektiği sıkıntılara, yakından şahidim. Önce Adıge Xase yönetiminden uzaklaştırıldı. Daha doğrusu kurmuş olduğu Adıge Xase’ye devlet el koydu. Yayınladığı gazete için kiralık ofis, gazetesini bastıracak matbaa bulamadı. Bulduğu ve anlaştığı yerler, ertesi gün vazgeçiyorlardı. Çünkü yönetim tarafından tehdit ediliyorlardı.
Valeri Hatajuko’nun söylediği, yıllardır dile getirdiği gerçekler, maalesef yeterli yankı bulamadı. Diaspora olarak, bizim desteğimiz de yeterli olamadı.
Diasporadaki bazı kurum ve kuruluşlarımız, Kuzey Kafkasya’daki yönetimlerle temas kurarken gösterişi, hava atmayı, diğer kuruluşlara karşı üstünlük belirtisi olarak, reklam yapmayı ön plana çıkarıyorlar. Halklarını ezen, hukuk tanımayan bu yönetimlere verilen destekler, anavatanda yaşayan soydaşlarımızın haklarının, daha da geriye gitmesine sebep olmaktadır.
Kafkasya’ya yaptıkları ziyaretlerde protokol masasına oturup, halkların boğazından kesilen paralarla donatılan mükellef sofralarda, ‘xoh’ yapıp geri dönenler, Valeri Hatajuko’nun muhalefetinden rahatsız olanlar, Kuzey Kafkasya’nın geri kalmışlığında payı olanlardır.
Koltuklarını korumak uğruna, devletin imkanlarını ahbap çavuşlara peşkeş çekenler, Kremlin’in de içinde olduğu bir saadet halkası oluşturmuşlardır. Yıllarca halklarını sefalete mahkum eden yöneticilere dalkavukluk yapan Kafkas diasporasının vebali çok büyüktür.
Dmitri Kozak’ın raporunda ifade ettiği yolsuzlukların ortakları, bizzat Putin’in çevresinde Kremlin’de ikamet eden bürokratlardır.
Kafkasya’daki federal cumhuriyetlerdeki yöneticilerle ortak olup cumhuriyetlerin zenginliklerini sömürenler, Kuzey Kafkasya halklarının geçmiş dönemlerde yaşadıkları acıları ve tarihi travmaları istismar etmektedirler.
Kuzey Kafkasya toplumlarında yeterli muhalefetin oluşmamasının sebeplerini tarihin derinliklerinde aramamız gerekir. Yüzyıllarca Rus askerleri tarafından biçilen ve soykırıma tabi tutulan halkın hafızasındaki izlerin silinmesi, kolay değildir.
Kuzey Kafkasya için öncelikle, acil olarak demokratik kültür ve bilincin şart olduğunu söyleyebiliriz. Bu bilincin oluşması için elden gelen gayret gösterilmelidir. Bu konuda diasporaya önemli görevler düşmektedir.
Moskova’da Putine karşı oluşan muhalefet ile Kuzey Kafkasya’da az sayıda bulunan aydınları buluşturarak, işbirliği yapmalarını sağlamalıyız.
Geçtiğimiz ayın 21’nde İstanbul’da yapılan, Kafkasların trajedisi konferansına katılan Rusya İnsan Hakları Derneği başkanı Lev Panamarov’un, bizzat kendisinin ifade ettiği gibi Rus demokratları ve aydınları, Kuzey Kafkasya ile ilgili doğru dürüst bir bilgiye sahip değiller.
Daha önce başka yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi Moskova’da olmayan demokrasi Kafkasya’da hiç olmaz. Kuzey Kafkasya’da verilecek demokratik mücadelenin, öncelikle Rus aydınları ile birlikte Rus muhalefeti olarak gelişmesi gerekir. Kendi ülkesi ile ilgili demokratik haklarını kullanmayı öğrenen bir Kuzey Kafkasya insanı yetiştirmeden daha ileri gitmemiz söz konusu olamaz.
Kuzey Kafkasya’da önümüzdeki günlerde, demokrasi ve insan hakları söylemini ön plana çıkaran hareketlerin oluşmasına, diaspora olarak destek vermeliyiz.
Kafkasya’nın geri kalmışlığına, ‘kader’ deyip geçemeyiz. Dünyanın en güzel coğrafyası, masallar ülkesi olarak adlandırdığımız anavatanımızın gerçekleri, yukarıda ifade ettiğimiz rakamlarda değerini buluyor.
Afrika’da, hala insan eti yediği ifade edilen yamyamların yaşadığı ülkelerin bile altında bir gelir seviyesine halklarını mahkum edenlere, daha ne kadar tahammül edilecek!.
Temennimiz, insanca yaşamın var olduğu, demokratik kültürün yerleştiği, güleç yüzlü insanların yaşadığı bir Kafkasya’nın var olmasıdır.
Bunun yolu nomenklatura artığı yönetimlerin biran önce görevlerinden uzaklaştırılmasıdır.
Kafkasya insanı, her türlü güzelliğe layıktır.