Merhum Ayhan Songar, kaybettiği yakınları hakkında yazı yazarken “yetim-i akran” kaldık ifadesini kullanırdı. İnsan yaşıtı olan arkadaşlarını kaybedince gerçekten “akran yetimi” oluyor.
Akran olmadığımız halde güzel dostluklar kurduğumuz, aynı fikirleri paylaştığımız, kendisiyle sohbet etmekten zevk aldığımız insanları kaybedince “yetim-i akran” olmasa da “yetim-i ahbab” kalıyorsunuz.
Kuzey Kafkasya camiasında köşe taşları olan Osman Çelik, Musa Ramazan ve Tarık Cemal Kutlu gibi büyüklerimizin kaybı ile ilgili yazılarımı yazarken çok zorlandım. Bu tür yazılar yazmak zorunda kalmamak için Allah’a her zaman yalvardım.
Allah, kutsal kitabımız Kuran’da açık açıkça belirtmiş: “Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır.”
Bunu bilmemize ve inanmamıza rağmen ölüm yine de bize zor gelir. Kolay kolay kabullenemeyiz.Yine hazan, yine yaprak dökümü. Acı acı çalan telefon, Enver Kaplan ağabeyimiz ile muhterem eşleri İsmet yengeyi trafik terörüne kurban verdiğimizi haber veriyor.
Enver Kaplan ağabeyimiz 80 yaşını devirmesine rağmen bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, sürekli tebessüm eden yüzü ile bize pozitif enerji veren bir büyüğümüzdü.
Aramızda 32 yaş fark olmasına rağmen bir arkadaş, bir dost olarak sık sık bir araya gelerek fikir teatisinde bulunuyorduk.
İstanbul’a geldiğinde mutlaka arar, ya vakfa gelir, yada onun belirttiği yere ben gider, mutlaka bir araya gelir sohbet ederdik.
Kafkasya ile ilgili hayalleri ve projelerini dinlerken, ondaki enerjiye hayran olmamak mümkün değildi. Anlatırken büyük bir heyecan duyardı. Karadeniz’den-Hazar’a Birleşik Kafkasya onun en büyük hayaliydi.
Birleşik Kafkasya Konseyi ve Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonunu kurarak bu işin bayraktarlığını yapıyordu. Türkiye bürokrasisinde hizmet gören Kuzey Kafkas kökenli, emekli yada görevde bulunan bürokratların bir araya gelebilecekleri bir çatı olmuştu Birleşik Kafkasya Konseyi.
Enver Kaplan ağabeyimiz bir çok defa Kuzey Kafkasya’ya gitmiş bilhassa Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde üst düzey dostluklar kurmuştu.
Kafkas Halkları Konfederasyonu Kurucu Başkanı Şenibe Musa ile yakın dostluğunun yanı sıra Kabardey-Balkar Rodina başkanı Nakadzev ile de dostluğu vardı. Nakadzev’in FSB elemanı olduğunu bilir, ‘o benim kim olduğumu bilerek beni davet ediyorsa benim çekinecek bir şeyim yok’ derdi.
Eski parlamenter olması ve dış ilişkiler komisyonlarında çalışmasının verdiği diplomatik tecrübe, Kuzey Kafkasya konusunda farklı kesimlerle dostluklar ve diyaloglar geliştirmesine vesile oluyordu.
Enver ağabey ile, parlamenter heyetiyle Nalçik’e gitmeden bir hafta önce görüştük. Göztepe’de bulunan, parlamenterler için tahsis edilmiş TBMM’ye bağlı bir köşkte birlikte öğle yemeği yiyerek sohbet etmiştik.
Gezi ile ilgili bir ön değerlendirme ve bu geziden elde edilmesi gereken sonuçlar ile ilgili fikir cimnastiği yapmıştık.
Davetin Kabardey-Balkar Parlamento Başkanlığı’ndan alındığını, oraya gittikten sonra Osetya, Karaçay-Çerkes ve Adigey gibi cumhuriyetlere de ziyaret imkanının aranacağını söylemişti. Kuzey Kafkasya gezisi sadece Kabardey-Balkar ile sınırlı kaldı. Diğer bölgelere yapılacak ziyaret ile ilgili bağlantılar ayarlanmadığı için gezi sadece Kabardey-Balkar ile sınırlı kalmıştı.
Gezi dönüşü geziye katılan sayın milletvekilleri Cemal Uysal ve Dr. Şerif Birinç ile telefonda görüşerek intibalarını kısaca dinlemiş, Ajans Kafkas için önümüzdeki günlerde söyleşi sözü almıştık.
Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Sönmez Can ağabeyimiz de gezi ile ilgili bir yazıyı bize mail ile yollamıştı.
Enver Ağabey ile de telefonda konuşmuş kendisine hoş geldin dedikten sonra vefat ettiği gün olan 07.09.2005 tarihinde Göztepe’de yine aynı köşkte saat 13:00’te buluşmak için sözleşmiştik. Enver Ağabey o gün öğleden sonra Ankara’ya dönecekti.Gece araba kullanmayı sevmediği için seyahatlerini genellikle gün ışığında yapardı.
O sabah benim acil bir işim çıktı. İzmit’e gitmek durumunda kaldım. Kendisi ile telefonda konuştuk. Saat 15:00 gibi İstanbul’a geri döneceğimi söyledim. Enver ağabey ‘Geç olur. Ben gün ışığında Ankara’ya gideyim. Haftaya Allah nasip ederse yeniden İstanbul’a geleceğim o zaman uzun uzun görüşürüz’ dedi.
Bu kendisiyle son görüşmemiz oldu. Sabahleyin telefon acı acı çalıyor. Samsun’dan Hatko Kemal, ‘Abi Enver Kaplan vefat etmiş diyorlar, doğru mu’ diye soruyor.
Donup kalıyorum. Nereden duyduğunu soruyorum.
‘Marje’de vefat haberi var. Pek fazla detay yok. Acaba adı geçen Enver Kaplan bizim tanıdığımız Enver Kaplan mı, bilmiyorum’ diyor.
Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun sekreteri Sönmez Can beyi arıyorum. Üzgün bir sesle olayı doğruluyor. Arabayı Enver Kaplan Ağabey’in kullandığını Kızılcıhamam dolaylarında otobanda trafik kazası geçirdiklerini ve olayın oluş şeklini bilmediklerini söylüyor.
Kuzey Kafkasya davasına adanmış 83 yıllık bir ömür. Türkiye cumhuriyetinin en üst makamlarında görev yapmasına rağmen tevazuu elden bırakmayan bir görev adamı.
Sürekli gülümseyen ve insana huzur telkin eden tane tane konuşan uyumlu sesi hala kulaklarımda çınlıyor.
83 yaşında son anına kadar Kafkasya meseleleri ile ilgilenen Enver Kaplan ağabeyimizin ölümü bizleri derinden etkilemekle birlikte aynı zamanda bize verdiği bir mesaj var. Genç ve dinamik, Kuzey Kafkasya kimliğine sahip insanların kendi toplumlarına dönük daha fazla çaba içinde olmaları gerektiği.
Enver Kaplan’ın ömür verdiği ve kendinden önceki büyüklerinden devraldığı Birleşik Kafkasya ideali bu gün hala diriliğini ve canlılığını koruyor.
Türkiye’nin farklı şehirlerinde kurulu Birleşik Kafkasya Dernekleri, bu ideali yaymakla meşguller. Bu derneklerde çalışan sayısız genç bu davanın takipçileri .
Bu büyük kaybımız dolayısıyla başta Birleşik Kafkasya Konseyi ve Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu camiası olmak üzere tüm Kuzey Kafkasyalıların başı sağolsun.
Enver ağabey, senin görmeye ömrün yetmedi. Ama çok uzak olmayan bir tarihte inşallah Birleşik Kafkasya’yı göreceğiz.
Bu dünyada birlikte güzel bir ömür sürdüğünüz İsmet yenge ile sana ahiret aleminde cennet diliyorum. Allah sizleri cennetinde daim kılsın.