Çeçenistan’da kan durmuyor. Atanmış, Rus yanlısı devletbaşkanı Ahmet Kadirov Caharkale’de bir tören sırasında altına yerleştirilen mayının patlaması sonucu hayatını kaybetti.
Çeçenistan’dan gelen haberlere göre bu patlama sırasında üst düzey bir çok yönetici de hayatını kaybetmiş. Ölenler arasında Rusya’nın Kuzey Kafkasya’daki kuvvetlerinin başkomutanı General Valeri Baranov’un da olduğu söyleniyor.
Ahmet Kadirov’u Çeçenistan’ın efsanevi lideri Cahar Dudayev’in müftüsü olarak tanıdım. Birinci Çeçen-Rus savaşında Dudayev’in talimatıyla Türkiye’ye gelmiş, yardım toplamaya çalışıyordu. O dönemde Ruslar tarafından aranan teröristler(!) arasında olduğu için sahte pasaport kullanıyordu.
Dudayev şehit edildi. Çeçenler zaferi kazandılar. Aslan Mashadov seçimleri kazandı, devlet başkanı oldu. Ahmet Kadirov müftülük görevinden alındı. Ne olduysa bundan sonra oldu. Bağımsızlık yanlısı söylemlerine yakinen şahit olduğum, o dönemde fanatik bir Rus düşmanı olarak gördüğüm Ahmet Kadirov bir anda Rusların tarafına geçivermişti.
Üst düzey Çeçen liderler, onun FSB ajanı olduğu tesbit edildiği için görevden alındığını söylemişlerdi. Velhasıl Ahmet Kadirov benim hala anlamakta güçlük çektiğim bir dönüşüm içine girip, Çeçen savaşçılar tarafından ”Kafirov” diye anılmaya başlandı.
Ahmet Kadirov Çeçenistan’da önce atama yoluyla, sonradan yapılan göstermelik seçimle devlet başkanı seçildi. Rus yönetiminden bazı ılımlı kimselerin Çeçenistan’daki barış girişimlerine en sert tepkiyi Ahmet Kadirov gösterdi.
Halkın oylarıyla seçilen kendisinin de eski silah arkadaşı Devletbaşkanı Aslan Mashadov ve arkadaşlarını haydut olarak niteledi. Verdiği sert demeçlerle Ruslardan daha acımasızca bir tutum takındı. Bu söylemler sonunda bağımsızlık yanlısı bütün Çeçenler arasında adı ‘Kafirov’a çıktı.
Ahmet Kadirov Rusya’dan aldığı milyonlarca Ruble ile Çeçen savaşçılar arasında fitne tohumları ekmeye çalıştı. Kısmen de başarılı oldu. Satın aldığı bazı savaşçılardan elde ettiği istihbaratlarla Hamzat Gelayev başta olmak üzere bir çok üst düzey Çeçen komutanının öldürülmesini sağladı.
Ahmet Kadirov, Katar’da bir suikastle şehit edilen Zelimhan Yandarbiyev’in ardından sarf ettiği “bir terörist ortadan temizlendi” sözüyle de tepkileri üzerine çekmişti. Ahmet Kadirov Çeçenistan’da uyguladığı politikalarla haddinden fazla düşman kazanmıştı.
Rus yönetimini ikna ederek, yürürlüğe koyduğu pişmanlık yasası sayesinde Çeçen direnişini çökerteceğini sanıyordu. Silah bırakan eski savaşçıları 150 dolar gibi –bölge şartlarına göre- yüksek bir maaşla polis gücüne katarak, aklınca bir politik manevra yapmıştı.
Çeçenistan’da 150 dolar maaş almak için, hayatta eline silah almayanların bile ‘biz mücahidiz’ diye Kadirov’a gelip uydurma bilgilerle görev kapmaya çalıştıkları söyleniyordu. Önceleri gerçekten de savaştan bıkan zayıf iradeli savaşçıların silah bırakarak, Kadirov’a katıldıkları görülmüştü.
Savaşçılara karşı sert söylemlerine devam eden, İnguşetya’daki mülteci kamplarında kalanlara baskı uygulatan, kampları zorla boşalttıran Kadirov adım adım kaderine doğru ilerliyordu. Savaştan zarar gören mültecilere karşı acımasız tutumu, onları haydut yada terörist şeklinde nitelemesi bardağı taşıran damlalar oluyordu.
Kadirov ayrıca Rus yönetimini ikna ederek, Türkiye, Suriye, Ürdün gibi ülkelerde resmi Çeçen temsilcilikleri açmaya çalışıyordu. Kısaca Ahmet Kadirov bağımsızlık yanlısı savaşçıların canını çok acıttı. Çeçen savaşçılar Ahmet Kadirov’u isteseler çok daha önceleri de öldürebilirlerdi. Kadirov’a daha önce bir kaç kere göz dağı verildi. Değişik suikast girişimleriyle uyarıldı. Ahmet Kadirov her defasında söylemlerini sertleştirmekten başka bir şey yapmadı.
Çeçenistan’da barışı sağlayabilme ihtimali olan Ruslan Hasbulatov, Malik Saydulayev gibi isimlere göstermelik seçimlerde aday olma şansı bile tanımadı. Çeçen savaşçıların eski FSB ajanı olarak suçladığı Kadirov günahı ve vebaliyle bu söylemlere hak verdirecek davranışlar gösterdi.
Çeçenistan’dan gelen son haberlerde, bağımsızlık yanlısı savaşçıların öbek öbek Kadirov’a katıldığını söylüyordu. Akla mantığa pek uymayan bu davranışların mutlaka bir sonucu ortaya çıkacaktı. Tanıdığım bazı Çeçen yetkililer Kadirov’a katılan savaşçıların büyük bir kısmının Aslan Mashadov’a halen bağlı olduklarını ifade ettiler. Bunu hem parayı almak, hem de silah ele geçirmek için yaptıklarını söylüyorlardı.
Ahmet Kadirov güvenliğin en sıkı olarak sağlandığı bir yerde öldürüldü. Halbuki çok daha korumasız ve savunmasız bir ortamda da öldürülebilirdi. Bence burada “biz Çeçenistan’ın hakimiyiz, kontrol bizim elimizdedir” mesajı verilmek istenmiştir.
Yaklaşık 10 yıldır devam eden 250 bin civarında Çeçen’in hayatına mal olan bu savaş artık sona ermelidir. Rusların Çeçenlerin iradelerini hiçe sayarak atadıkları liderlerle Çeçenistan yönetilemez. Son olay bunu açıkça ortaya koymuştur.
Tek çözüm, öncelikle ateşkestir. AB’nin bünyesinde 150 civarında milletvekilinin de destek verdiği barış planı devreye sokulmalı, taraflar masaya oturmalıdır.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan Kıbrıs meselesinde olduğu gibi etkin olarak devreye girmelidir. Aslan Mashadov şartsız olarak müzakere masasına oturacağını ifade etmiştir. Aynı ifade Rus tarafından da gelmelidir. Karşılıklı olarak atılan intikam çığlıkları yeni dramları da beraberinde getirecektir.
Akıl ve mantık barışı istiyor. İnşallah Çeçenistan’da bu son olay olur.