RUS’TAN FAZLA RUSÇU KESİLMEK…

Standard

Putin yönetiminin işbaşına gelişinden sonra, klasik FSB yöntemleriyle RF’yi idare etmeye kalkışması, başta federal cumhuriyetler olmak üzere her yönetim biriminde, huzursuzluk meydana getirdi.

Ajans Kafkas sütunlarındaki haberlerden de takip ettiğiniz gibi, Putin başta olmak üzere Rus halkı Kuzey Kafkasya’yı kendinden saymıyor. ‘Öteki’ diye tabir edilen Kuzey Kafkasya insanlarının Rusya nezdinde de Ruslar neznide de hiçbir değeri yoktur.

Bunun en önemli delili, son 11 yılda, sadece Çeçenistan’da 250 binden fazla insanın Rus ordusu tarafından katledilmesidir.

Aynı şekilde Osetya’nın Beslan kentinde meydana gelen rehine operasyonunda dört yüze yakın Osetyalı çocuğun ölmesinin de, Rusya açısında bir önemi yoktur. Çünkü her iki durumda da ölenler, ‘öteki’lerdir.

Son dört yüz yıldır Kuzey Kafkasya insanlarına saldıran, ona soykırım uygulayan, vatanını gasp eden Çarlık Rusyası, onu takip eden SSCB ve şimdi de RF’ye nasıl yaranalım?!!!

Ruslar’ın yaptığı zalimlikleri ve soykırımları protesto etmek için ağzımızı açtığımızda, yaptığımız her eylemin, Kafkasya’daki kardeşlerimizi zor durumda bırakacağı söylemini dillendiren dostlar söyler misiniz ne yapalım?

Kuzey Kafkasya halkına soykırım uygulayan Çar generallerinden, General Zass (Armavir), General Suvarof (Rostov), General Prens Lazarov (Lazerevski) anıtları bugün boy gösteriyor. Söyler misiniz; bir halkın soyunu tüketen adamların anıtlarını dikerek, o halkı sürekli aşağılamak, ve onlara gözdağı vermek, bu nasıl bir mantıktır?

Çerkes halkı ne istedi, özgürlükten başka. Ruslar geldiler, ‘Senin bahçenin çiçekleri çok güzel. Burasını ben çok beğendim. Ben güçlüyüm sen istesen de istemesen de burasını ben alıyorum. Buraya el koyuyorum’ dediler.

Ne yapsaydı Çerkesler?

Onursuzca, ‘buyurun sahip hazretleri, bütün malımız, mülkümüz, halkımız sizindir. Bizler dağlı ilkel insanlarız. Sayenizde bizler de medenileşiriz’ mi deselerdi?

Kuzey Kafkasya’da bugün büyük bir nüfus problemi var. Bunu en cahil bir insan bile bilir. Adıge halkı, öz vatanında azınlık durumuna düşürülmüştür.

İyi güzel de, bu tesbiti herkes yapıyor. Kim bunun müsebbibi? Neden bunu yüksek sesle haykıramıyoruz? Atalarımızı vatanlarından söküp atan Rusya’ya karşı bu edilgen politika niye?

Sürgün ve soykırımdan suçlu olan Rusya’ya karşı, Osmanlı mollalarını suçlayarak denge politikası ihdas etmeye çalışanlar, boşuna çabalamayın! Kral çıplak!

Bırakın bir mollanın peşine takılıp ülke terk etmeyi. İnsanlar, aynı ülke içinde bir yerden bir yere tayin olduklarında bile, bunu durdurmak için en hatırlı kişileri araya sokmaya çalışıyorlar.

Hala ayaklarımız yere sağlam basmıyor. Kafkasya adıyla üç bölgeyi Adıgey’i, Karaçay-Çerkes’i ve Kabardey Balkar’ı ziyaret edip, güzel turistik yerleri görüp, karşılıklı hamaset nutukları atıp tatmin olmaya çalışıyoruz.

Ben çok iyi bilirim, yer yer üç ay kaldığım zamanlar olmuştur. İnsanlarımız, kültürümüz gereği misafirperverdir. On günlük bir ziyaretle, halkı tanıyamazsınız. Size sıkıntılarını anlatmazlar.

Adıgey’de fert başına düşen milli gelir yıllık 525 dolardır. Milli hasılanın büyük bir kısmının üç beş oligarkın elinde olduğunu düşünürsek, durum daha da fecidir. Reel olarak milli gelir 200 dolar bile değildir.

Yazın köylerde insanlar harıl harıl ‘bank’ adı verilen kavanozlarda konserve yaparlar. Erik ve kayısıdan tutun, domates, biber, fasulye velhasıl aklınıza gelecek her sebze ve meyvenin konservesi yapılır. Bunlar, yeraltı mahzenlerine istif edilir.

Ayda eline sadece 40 ya da 50 dolar geçen benim Adıgeylim mahzenden çıkardığı konservenin yanına sadece ekmek masrafı yapar. Çünkü aldığı para sadece ekmek, çay, şeker almaya yeter.

Şehirde yaşayan Adgeler de köye bağımlıdır. Memurun yiyeceği ve içeceği de köyden gelir. Burada kesinlikle ajitasyon yapmıyorum. Misafirlik dışında insanların genel yaşantısı budur.

Yatırım ve istihdam ilk olarak istikrar ister. Dişinden tırnağından arttırdığı parayla küçük bir dükkan işletmeye kalkan insanlara, başta Adıgey maliyesi olmak üzere tebelleş olan mafya örgütleri, iş yapılmasına imkan vermemektedir.

Bütün zor şartlara rağmen yatırım yapmayı başaran işadamları ise mallarını ve mülklerini korumak için özel gruplara adeta haraç vermek durumundadır.

Böyle bir ortamda hangi işadamının, Kuzey Kafkasya’ya yatırım yapmasını beklersiniz? Problem önce yönetimi elinde tutan Adıgey, Kabardey ya da diğer Kafkas cumhuriyetlerinin bürokratlarındandır.

Adıgey’e 100 km mesafede bulunan Krasnodar’da sayısız Türk yatırımcı bulunurken Adıgey’de bu sayısının sıfıra yakın olmasının sebebini, birilerinin izah etmesi gerekir.

Gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşan Adıgey bürokratlarının, Kremlin’de müsamahayla karşılanmasını, dikkatle not etmenizi öneririm. Kendi halkına karşı böylesine zalim ve acımasız olan bir yönetim, elbette Ruslardan takdir alacaktır.

Adıgey için tehlike çanları uzun zamandır çalmaktadır. Nedendir bilinmez Kafkasya ile ilgili sivil toplum kuruluşlarımızın üzerine ölü toprağı serpilmiştir.

Adıgey’de kurulan ‘Çerkes Kongresi’ temsilcileri destek aramak için Türkiye’de bulunuyorlar. Üç gün arka arkaya Ajans Kafkas’ta mülakatları yayınlandı.

Penguen dergisinde yayınlanan bir karikatür kadar, bu arkadaşlarımızın demeçleri yankı bulmadı.

Arkadaşlarımız bizi uyarıyorlar. Adigey’in statüsünü ortadan kaldırmak için düğmeye baılmış durumda.

Özvatanlarında azınlık hale getirilen Adıgeler, tamamen yok edilmek isteniyor. Anayasada, Adıgeleri ve Adigey’i koruyan 80 civarında madde bir bir ortadan kaldırılmış. En son Adıgey’in sınırlarının değişmez olduğuna dair maddenin oylaması yapıldı. Birinci oylamada madde kabul edildi.

Adigey Parlamentosu, tatil sonrası, Eylül’ün ortalarında, yeniden toplanacak. Yasa gereği maddenin üç kez görüşülmesi gerek. Sınırları koruyan anayasa maddesi ortadan kalktıktan sonra, zaten azınlık olan Adıgelerin Adıgey’ini, Krasnodar’ın bir ilçesi haline gelmekten kim koruyacak?

Bunlar yetmezmiş gibi halkı tahrik etmek için Adıgey’e ‘Aziz Nikola’ anıtı dikilmeye çalışılıyor. Üstelik, Maykop’ta bir camiye karşılık beş tane kilise var. Aziz Nikola’nın Maykop’la hiçbir alakası yoktur. Anıtın Maykop’ta bir meydanda değil de bir kilisenin bahçesine dikilmesine hiç kimsenin bir itirazı yoktur. Aynı şekilde Adıgeler kendi milli kahramanlarını Hacı Degumuko Berzek, Hacı Grandük Berzek ve daha bir çok Adıge kahramanının anıtını Maykop’ta bir meydana dikmek isteseler acaba ne olur?

Kısacası Adıgey’de problemler çok. Önümüzdeki günler de yeni olaylara gebe.

Biz Kafkasya’da savaş istemiyoruz. Gandilerin, Mandelaların yolundan yürüyerek de, hak elde edilebilir. Bunun için önce kendimiz, haksızlığa ve soykırıma uğradığımıza inanmalıyız.

Rustan fazla Rusçu olmaya gerek yok. İnanın, bizim içler acısı halimizi, Rusya insan hakları örgütleri, bizden daha iyi anlıyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir