BESLAN ÇAĞRIŞIMLARI

Standard

PUTİN yönetimi ile beraber, Kuzey Kafkasya’da oynanan oyunlar bir bir ortaya çıkıyor.
FSB’de elde ettiği birikimi ile Kuzey Kafkasya’da yeni oyunlar tezgahlayan PUTİN’in dünyayı dezenformasyon dolu haberleriyle yanıltma çabaları geri tepiyor.

“Katil PUTİN!” sesleri ile yapılan protestolardan rahatsız olanların yüzünü kızartacak yeni belgeler ortaya çıkıyor ama kızaracak yüz nerede…?

Daha dün gibi hafızalarımızda taptaze; 1 Eylül 2004 tarihinde Kuzey Osetya’nın Beslan kasabasında meydana gelen okul baskını sırasında, olaylar daha taptaze iken kin ve nefret dolu sözlerle Çeçenler’e saldıran kalemler şimdi ne yapıyorlar…?

Kuzey Kafkaslı kimliği ile Çeçenler’e cani, katil ve daha bir çok olumsuz sıfat yakıştıranlar, Kuzey Osetya’da devam eden Nurpaşa KULAYEV davasını acaba takip ediyorlar mı?

Beslan olayları sırasında gerek Ajans Kafkas sütunlarında, gerekse yerli ve yabancı basın-yayın kuruluşlarına verdiğimiz beyanatlarda bu olayların büyük bir provokasyon olduğunu söyledik.

Bu olaylar vesile kılınarak Osetin-Çeçen savaşı çıkarılmaya çalışıldığını ifade ettik. Televizyonlarda günlerce kilise görüntüleri ve elinde haç tutan küçük Osetin kızın görüntüsü yayınlandı.

Radikal İslamcı Çeçenler, Ortodoks Hıristiyan Osetinler’e karşı gibi bir imaj çizildi. Beslan eyleminde hayatını kaybeden Osetinler’in en az yarısının Müslüman olduğu hatıra bile getirilmedi.

Ruslar, Beslan olayını Avrupa’ya iyi pazarladılar. Oysa bu olayın dini hiçbir yönü yoktu. Bütün Hıristiyan aleminin şuur altına Hıristiyan çocuklarına karşı yapılmış bir katliam görüntüsü sunuldu.

Aradan bir yıl geçmedi, sis perdesi aralanmaya başladı. Okulu basan 32 eylemciden 31 tanesi öldürüldü. Sağ kalan bir eylemci – halk tarafından yakalandığı için – Rus yönetiminin başına bela oldu.

Ruslar daha önceki operasyonlarda olduğu gibi bütün eylemcileri toptan imha edip dosyayı kapatıyorlardı. Ama şu anda durum vahim.

Sağ kalan Çeçen eylemci Nurpaşa KULAYEV konuştukça Rus yönetimi batağa saplanıyor.

Eylemcilerin Rus işbirlikçileri ile Beslan’a geldikleri ve okula girdikleri net bir şekilde ortaya çıkmış bulunuyor.

350 Osetin çocuğunun ölümüne ve bir o kadar da çocuğun sakat kalmasına ve büyük travmalar yaşamasına sebep olan operasyonda silah kullananların Rus askerler olduğu da anlaşıldı.

Eylemden sağ kurtulan tanıkların tamamına yakını Rus hükümetinin eylemcileri tahrik etmek için elinden geleni yaptığını ifade ediyorlar. Ruslar, rehineleri kurtarmak şöyle dursun, kurbanlık koyunlar gibi kirli emellerine alet etmişlerdir.

Ruslar, yürüttükleri kirli savaşlarına meşruiyet kazandırmak için Osetin çocuklarını kullanmışlar ve bütün dünyanın gözü önünde duygu sömürüsü yapmışlardır.

Ruslar’ın amacı Çeçen halkını ve mücadelesini kötülemek ve Kuzey Kafkasya halklarını Çeçenler’e düşman etmektir.

10 yıldır savaşan, 40 bini çocuk 250 bin insanını kaybeden Çeçenler’den neşeli ve sempatik tavırlar göstermelerini beklemek ne kadar abes bir görüştür…!

Çeçen davasını en iyi anlaması gereken bir dostumuz Kuzey Kafkasya topraklarına ilk defa ayak basmanın heyecanı ile bölge halkının Çeçenler’e karşı bakışı ile ilgili iddialı ve çarpıcı görüşler ortaya koyuyor.

Kuzey Kafkasya’ya yapılan gezilerde nezaket ve protokol konuşmaları çerçevesinde yapılan temaslardan elde edilebilecek sonuç bellidir.

Kabardey-Balkar’da sakal bırakan ve namaz kılan bütün insanlara ‘Vehhabi’ damgası vurulduğunu, namaz kılmaktan başka suçu olmayan insanların yargısız infaza tabi tutuluklarını, Kuzey Kafkasya’ya giden insanlarımız acaba görebildiler mi…?

Adıgey’de, Krasnodar’a ilhak ile ilgili yapılan anayasa değişikliklerini acaba parlamento üyelerine sorabildiler mi?

Ya da muhalif bir ses olan “Çerkes Kongresi” isimli sivil toplum kuruluşu ile görüşebildiler mi?

Aslında soruları daha da çoğaltabiliriz. Kuzey Kafkasya’yı Karadeniz’den Hazar’a kadar hem görsel hem de tarihi anlamda iyi bildiğimi zannediyorum.

Kuzey Kafkasya’nın en büyük hastalığı mikro milliyetçiliktir. Bu duyguları aşmak için yapılan bütün çalışmalar Ruslar’ın beşinci kol faaliyetleri ile sürekli baltalanmıştır.

Kuzey Kafkasya’da yapılan ve yapılacak lokal çalışmalar kesinlikle başarısızlığa uğramaya mahkumdurlar. Karadeniz’den Hazar’a bütün Kuzey Kafkasya insanını kucaklamayan hareketler uzun süre yaşayamazlar.

İster DÇB olsun, ister “Çerkes Kongresi” olsun nihai hedefini sadece Çerkes – Adığe halkının problemlerini çözmek ve onunla ilgilenmek şeklinde belirlerse başarıya ulaşamaz.

Kuzey Kafkasya, tarihi geçmişi ve konumu itibariyle bölge halkları arasında siyasi ve kültürel dayanışmayı gerektiren bir yapıdadır. Bir Adığe için Çeçen, Osetin, Karaçay, Dağıstanlı ya da herhangi bir Kuzey Kafkasyalı kavim Rus’tan daha yakın değil midir?

Bunun böyle olmasından daha doğal ne olabilir ki?

Bir Adığe’nin bir Çeçeni ya da bir Balkar’ı bir Rus’tan daha fazla sevmesinin ne zararı olabilir?

Olması gereken bu değil midir?

Bir Adığe’nin Çeçen’e düşman olması tabii bir durum mudur?

Böyle bir durum varsa, böyle bir tespit yapılmışsa bu durumun anormal olduğunu görüp bununla ilgili tedbirler düşünülemez mi?

Çok değil bundan 13 sene önce Şamil BASAYEV başta olmak üzere sayısı binleri aşan Çeçen gençleri Abhazya’ya gidip savaşmadılar mı?

Abhazya savaşında 126 Çeçen genci hayatını feda etmiştir. Çeçenler’i, Abhazya’da savaşırlarken el üstünde tutup, vatanlarını – Çeçenistan’ı – savunurken ise ‘terörist’ olarak görmek nasıl bir mantıktır?

Abhazya’nın bağımsızlık için verdiği mücadeleye saygı duyarken, aynı saygıyı neden Çeçenler’den esirgiyoruz?

Gücün karşısında eğilen kişiliksiz insanlarla, hiçbir yere varılamaz. Zayıf olan zalime karşı mücadele edip, güçlü zalimi alkışlama mantığını hiçbir zaman anlayamayacağım…!

Şamil BASAYEV’i özgürlük mücadelesinden terörizmin sınırlarına getiren Rus zulmü ve soykırımdır. BASAYEV’in metodunu ‘demokrat’ bir insanın elbetteki onaylaması beklenemez. Ama BASAYEV’in deyimi ile Rusya’nın demokrasi şemsiyesi altında yaptığı eylemlere de en azından tükürmek gerekmez mi?

Rusya zalimdir! Rusya yalancıdır! Bütün dünyayı aldatarak yaptığı soykırımı gizleme telaşındadır.

Sözüm Kuzey Kafkasyalı olup, Rus aydınları ve insan hakları savunucuları kadar ‘demokrat’ olamayanlara…

Kuzey Kafkasya halkları hem tarih hem de kültür bakımından birbirlerine Ruslar’dan daha yakın olmalıdırlar.

‘Rus halkına karşı kin, nefret ve düşmanlık duyguları da besleyelim’ demiyoruz. Yıllardır mağdur olanlar ve ezilenler, Biziz.

Tek isteğimiz, gerçeklerin görülmesidir…!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir