OSETYA SON MU?

Standard

Kuzey Osetya’nın Beslan şehrinde kanlı biten rehine eyleminin üzerinden zaman geçtikçe olay biraz daha netleşiyor.

Eylemi gerçekleştiren insanların kimlikleri ile ilgili bilgiler henüz çok sağlıklı değil. Buna rağmen, bu eylemde rol alan, sayısı otuzdan fazla olduğu söylenen teröristlerin 10’dan fazla olduğu söylenen farklı etnik kimliğe ait olmaları kafalarda soru işareti oluşturuyor.

Bu kadar farklı etnik gruba mensup insanların bir araya gelerek ortak eylem yapabilmeleri, ellerini kollarını sağlayarak, Beslan gibi etrafı askeri birliklerle çevrili bir kasabada rahatça hareket edebilmeleri, bunların istihbarat örgütlerince yönlendirildiği ya da korunduğu intibaını uyandırıyor.

Tanınan, bilinen iş adamlarının havaalanlarında iç çamaşırlarına kadar soyularak arandığı, birbirine yüz kilometre mesafede bulunan iki şehir arasında seyahat ederken en az on güvenlik noktasında kontrolün yapıldığı bir bölgede, Osetyalı olmayan, hatta Arap olduğu iddia edilen militanların rahatça hareket etmesine birilerinin mantıklı bir izah vermesi gerekir.

Bağımsızlık mücadelesi veren küçük halkların bu haklı mücadelelerinin nasıl çarpıtılacağı noktasında uzman olan istihbarat örgütleri, dünyanın bir çok bölgesinde olduğu gibi, Çeçenistan’da da iş başındadırlar.

KGB’nin başından Rusya devlet başkanlığına gelen, bu makamı elde etmek için Çeçenistan’da devam eden bağımsızlık mücadelesini basamak yapan Putin, yine Çeçenistan üzerinden politika yapmaya devam ediyor. Putin işbaşına gelir gelmez, Çeçenistan’da devam eden bağımsızlık savaşını KGB yöntemleri ile manüple etmeye başlamıştır.

Göreve gelir gelmez devlet bürokrasisini eski KGB’de görev yapan mesai arkadaşları ile dolduran Putin, R.F.’yi bir gizli servis devleti haline getirmiştir. Rus medyasında yer alan haberlere göre, 6.000 gizli servis elemanı bürokratik önemli görevlere atanmışlardır. İşin vahameti, bu elemanların bir kısmının halen istihbarattaki göreve de devam etmesidir.

Moskova’da bugün liberaller ile FSB devleti arasında büyük bir mücadele vardır. Putin Rus liberallerini, sermaye çevrelerini, özgür düşünce ve demokrasi yanlılarını KGB’de öğrendiği antidemokratik yollarla tasviye etmektedir.

Sermaye üzerinde baskı oluşturan Putin, kendisine destek veren, Birleşik Rusya partisini destekleyen zenginlere hoşgörü ile yaklaşırken, kendisine muhalif olan bütün zenginleri değişik komplolarla saf dışına itmiştir. Boris Brezovski, Yukos petrol şirketinin sahibi Mihail Hadarkovski gibi iş adamları yolsuzluk suçlamasıyla tasviye edilirken, kendisini destekleyen gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış iş adamlarına ses çıkarmamaktadır.

Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya’nın diğer bölümlerinde meydana gelen olaylar sadece bölgesel bir olay ve çatışma olarak nitelenemez. Bu bölgede meydana gelen olayların tamamında gizli güçlerin parmağı vardır.

Geçtiğimiz günlerde Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde bir grup tarafından yayınlanan bildiride, kendilerine “Yarmuk Tugayları” adını layık gören eylemciler yönetime karşı cihad ilan ettiklerini söylüyorlardı.

İslam tarihini çok derinlemesine bilmeyen, Türkiye’deki Müslüman çevrenin yüzde doksanının bile adını duymadığı “Yarmuk” kelimesini kendisine ad olarak seçen Kabardey Müslüman direniş gurubunu bu engin bilgisinden dolayı alkışlamak gerekir.

Allah aşkına kelime-i şehadet getirmeyi yeni yeni öğrenen, İslamın sadece sözde yaşandığı bir bölge olan Kabardey’de “Yarmuk Tugayları” adıyla örgütlendiğini duyuran bu gurup neyin nesi!?

Ben bir edebiyat öğretmeni, aynı zamanda edebiyat fakültesi tarih sertifikası sahibi, liselerde edebiyat dışında zaman zaman tarih derslerine girmiş biri olarak “yarmuk” kelimesini hayal meyal hatırladım.

İnternet arama motorlarından ulaştığım bilgiye göre, Hz. Ömer ile Bizans imparatoru Heraklius M.S. 636 yılında Suriye’nin “Yarmuk” adı verilen bölgesinde savaşmışlar, bu savaşı Müslümanlar kazanmış ve Suriye İslam toprağı olmuş.

Bu olaya bağlantılı olarak Kafkasya’nın Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde “Yarmuk Tugayları” adıyla gizli örgüt oluşturmak fikri acaba kimin? Bu örgüt ne zaman hangi kanlı eylemle adını duyuracak merak ediyorum..

Putin ve kurmayları Kafkasya’nın diğer bölgelerinde kim bilir hangi yeni örgütleri harekete geçirmek için fırsat kolluyorlar. Din insanların yumuşak karnıdır. Aynı şekilde, ideolojiler de insanları fanatik hale getiren önemli hareket mekanizmalarıdır. Elleriyle kurdukları bu mekanizmaları günü geldiğinde harekete geçiren güçler, bunun sonucunda elde edilecek kazanımı çok önceden planladıkları için hiçbir zikzak çizmeden hedeflerine doğru yol alırlar.

Geçmişte Osetler ile İnguşları birbirilerine karşı kışkırtıp kan dökülmesine sebep olan güçler, araya akl-ı selimin girmesi sonucu istedikleri sonucu elde edememişlerdir. Çarlık Rusyasından bu yana uygulanan politika, “parçala, böl ve yönet” olmuştur.

Bu politika yüzyıllardır uygulanmasına rağmen Kuzey Kafkasya halkları arasında mevzii olayların dışında topyekun bir çatışma yaratılamamıştır. Bu son olay, geçmişteki Oset-İnguş çatışmasını yeniden alevlendirmeyi amaçlayan, olayları Çeçenistan dışına çıkaran, olaylara İnguş ve Oset halkını da dahil etmeye çalışan şer güçlerin tezgahladığı bir senaryodur.

Geçmişte acı tecrübeler yaşayan Oset halkı bu provakasyona gelmemiştir. Hastahanede yaralıları ziyaret etmeye çalışan Putin’e sırtını dönen yaralılar ve hasta yakınları bunun en güzel örneğidir. Osetler bu eylemde görev alan teröristlerin gerçek patronlarını aslında çok iyi biliyorlar. İç İşleri Bakanı Kazbek Dzantiev’in bir açıklama yapmaya gerek duymadan istifa etmesi çok anlamlıdır.

Olayların başından itibaren ileri sürdüğümüz tez ne yazık ki doğrulanıyor. Putin ve ekibi 1999 yılından bu yana uyguladıkları, Kuzey Kafkasya’da mevcut bulunan özerk cumhuriyetleri ortadan kaldırma politikasına hız verdiler.

Daha önceleri Çarlık zamanındaki gibi, Rostov’da ihdas edilen “Güney Rusya” valiliğine bağlanan, içleri boşaltılan özerk cumhuriyetlerin yetkilerinin biraz daha tırpanlanması, nihai sonuçta Kuzey Kafkasya adıyla anılan bölgenin tamamıyla ortadan kaldırılması hedeflenmiştir.

Putin’in bu konu ile ilgili yaptığı açıklamayı Ajans Kafkas’ın haberleri arasında görebilirsiniz.

R.F.’nin rehine eylemi sırasındaki tutumu da olaya soğukkanlılıkla yaklaşan çevrelerde sorgulanmaya başlandı. Teröristler tarafından katledilen, masum yavruların yüreğimizi dağlayan görüntülerini dünyaya en kanlı haliyle sunarak ajitasyon yapan R.F., bu vahşette pay sahibi olarak sorgulanıyor.

Bu eylem Çeçenistan’da yaşanan trajediyi ve onun sorumlusu olan R.F.’yi, özellikle Putin ve ortaklarının sebep olduğu cinayetleri unutturmamalıdır.

Kuzey Kafkasya’da bu andan itibaren yolda yürürken ayağı takılıp düşen adamın sorumluluğu da Putin’e yüklenmelidir. Ülkeyi tamamen FSB elemanlarıyla yönetmeye talip olan Putin, bir türlü eski alışkanlıklarını terk edemeyen elemanlarının her hareketinden sorumludur.

Anlaşılan odur ki, Kuzey Kafkasya önümüzdeki günlerde yeni provakasyonlara hazır olmalıdır. Şimdilik prim yapan İslami terör, fundamantalist, vahhabi terimleri sık sık duymaya devam edeceğiz.

İstihbaratçıların işi bu değil mi? Bu örgütler ve isimler popülaritesini kaybederse yeni isimler bulabilirler. Örgütlere yeni isim bulmakta zorlanırlarsa M. Asım Köksal’ın sekiz ciltlik “İslam Tarihi” adlı hacimli bir eseri var, onu tavsiye ederim. Buradan çok değişik isimler seçebilirler.

Hani, kolaylık olsun dedim de…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir