“Önümüzdeki günlerde gerek Kabardey-Balkar, gerek Karaçay-Çerkes, gerekse Dağıstan’da önemli olaylar bekleyebiliriz. Seksen yıldır ateizm propagandası yemiş bu topraklarda nasıl yetiştiği bilinmeyen bu ‘radikal dinciler’in (!) eylemlerini önümüzdeki günlerde hep birlikte seyredebiliriz. Tabii ki, yapılan her eylemin ardından Rusya Federasyonu’nun tüm dünyaya yaptığı teröre karşı ortak mücadele çağrısını da.”
Yukarıdaki satırları 23 Ekim 2004 tarihli yazımda dile getirmiştim. Şimdi tekrar hatırlatmamın sebebi “Ben söylemiştim” demek için değildir. Gerek Rusya Federasyonu, gerekse Rusya içindeki Federal cumhuriyet yöneticileri hem kendi halklarını hem de dünya kamuoyunu aptal yerine koyarak icraatlarına devam ediyorlar. Olup bitenler, Rusya Federasyonu’nda ‘İnsan Hakları’ kavramının ayaklar altında süründüğünü tekrar tekrar ortaya koymaktadır.
İnsan hakları olarak nitelenen, ve “Evrensel Beyanname” adıyla çerçevesi çizilen kurallar Çeçenistan’da hiçbir zaman var ve geçerli olmadı. Bu durum Federasyonun diğer bölgelerinde de farklı değil. Dünyada bu hakların takipçisi olduğunu söyleyen kurum yada kuruluşlar Rus despotizmi söz konusu olduğunda maalesef çifte standart uyguladılar.Başka ülkelere sömürge valisi gibi denetleme heyetleri gönderen insan hakları örgütleri, Rusya Federasyonundaki hak ihlallerine yeterince eğilmediler. Rusya’da vahşet boyutuna ulaşan hak ihlallerini, yine Rus aydınlarından oluşan Memorial başta olmak üzere birçok insan hakları derneği ve diğer insan hakları örgütleri, araştırmışlar ve defalarca dile getirmişlerdir. Ama vicdanlı insanların sesine hiçbir zaman kulak verilmedi.
Kaberdey-Balkar Cumhuriyetinde yaşanan “Yarmuk Tugayları” rezaleti bu bölgede yapılan provakasyonun yeni perdesidir. Göreceksiniz ileride yeni perdeler de açılacaktır.
Putin’le birlikte FSB devleti olma yönünde emin adımlarla ilerleyen Rusya Federasyonu, Kuzey Kafkasya üzerinde oyunlar oynamaya devam ediyor. Kendisi için gönüllü uşaklar bulma konusunda zorlanmadığı açıkça belli oluyor. Daha R.F söylemeden onun isteklerini hisseden ve derhal uygulamaya sokan yerel yöneticilerle Kabardey -Balkar, Kafkas cumhuriyetleri arasında madalyayı hak ediyor.
Moskova’da Rus aydınları Kafkasya’da yaşanan hak ihlallerini raporlarla tespit ederken, Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinin yerel yöneticileri Çeçen savaşını durdurmak bir yana, savaşın devamı için ellerinden geleni yapmaktadırlar.Gün gibi ortada olan bir gerçek şu ki Çeçenistan’da devam eden kirli savaş onların koltuklarını korumalarını sağlamaktadır. Çeçen savaşı, yerel yöneticilerin bölgelerinde derebeyi gibi hareket etmelerine zemin teşkil etmektedir.
Çeçenistan’da devam eden savaşı bahane eden, ateizm kalıntısı, hiçbir kutsal değeri olmayan, Çerkes ana ve babadan doğmak dışında Kafkasyalılıkla hiçbir bağlantısı olmayan şer odakları ata vatanımızı zindana çevirmişlerdir.
Dönüşün önündeki en büyük engel onlardır.Donattıkları içkili protokol sofralarında güzel nutuklar atan, diasporadan gelen protokol heyetlerine kırmızı halılar seren bu adamlar, yüzlerine taktıkları maskelerle kendilerine biçilen bütün rolleri başarıyla oynamaktadırlar.
Çeçenistan’da cereyan eden bağımsızlık savaşını “Vahhabizm” yaftasıyla karalamak isteyen şer odakları, Kuzey Kafkasya’da milli ve manevi değerlerini yeniden keşfetmeye başlayan insanlara karşı mücadele etmenin yolunu bulmuşlardır.
Kabardey-Balkar Cumhuriyetinde Din Hase’nin çalışmalarını yeterli görmeyen, dini bilgilerini tamamlamak üzere, Türkiye, Suriye, Ürdün gibi ülkelere giderek eğitim alan sayısız insan var. Bununla birlikte yerel yönetimin din idaresi kurumu olan Din Hase, klasik yapısını sürdürmeye kararlı. Kurandan iki süre okumaktan aciz, ölü yıkayıcısı olmaktan başka vasıf taşımayan, cenaze sahiplerini istismar ederek geçimini sağlayan ‘Efendiler’ artık toplumun ihtiyaçlarına cevap veremiyorlar.
Kabardey- Balkar’daki diğer sivil toplum kuruluşlarının akıbetine Din Hase de uğramıştır. Din Hase mevcut yönetimin uydusu olmaktan öteye gidememiştir. İçinde iyi niyetle çalışanların bulunduğunu bilsek bile, Din Hase, mevcut yönetimin uydusu olmaktan öte gidememiştir.
Bilimin ve teknolojinin bir tuşla ayağına kadar geldiği günümüzde, insanları dini bilgiden mahrum bırakmak, onları yanlış yönlendirmek artık mümkün değildir.
Dini duyguların yükseldiği, dini değerlere sahip insanların çoğaldığı yerlerde hırsız ve sahtekar yöneticilerin ayakta kalması mümkün değildir.
Kuzey Kafkasya bölgesi bu sebeptendir ki sürekli savaş alanı olarak tutulmaktadır. Her türlü hukuksuzluğun, keyfiliğin hüküm sürdüğü bu coğrafya artık tam manasıyla bir arbede ve kaos ortamıdır.
Daha önce Ajans Kafkasın haber sütunlarını takip edenlerin bildiği üzere Kabardey- Balkar Cumhuriyetinde dine karşı yönelişin önünü kesmek üzere, ibadet maksadıyla camilere giden gençlerin göz altına alınması ve işkenceye tabi tutulması sıradan olaylar haline gelmişti
Cuma namazları dışında camilerin kapılarına kilit vurulması da hafızalardan silinmedi. Geçmişinde sicili bozuk adamların cirit attığı resmi Din Haselere halkı yöneltmek bir türlü mümkün olmadı.
Dini ibadetini yerine getirmekten başka bir suçu olmayan insanları gözaltına almak diğer insanlar nezdinde gizli tepkiler oluşturuyor. İnsanları daha fazla dine yöneltiyordu.
İşte böyle bir ortamda “Yarmuk Tugayları”ortaya çıktı.İnternet ortamından bildiri yayınlayan bu örgüt, sözde ilk icraatını Nalçik’te Narkotik Polis merkezini basıp dört polisi öldürerek yaptı. Bu baskın sırasında yüzlerce otomatik silah ve el bombası ortadan yok oldu.
Olay yine internet ortamında “Yarmuk Tugayları’ tarafından üstlenildi. Bizler bu olayın sonucunu merakla beklemeye başladık. Narkotik polisi baskını ile de provokasyonlar yapılmaya çalışıldı. Öldürülen dört polis de Kabardey idi. Teröristler Balkar olduğu için, Kabardey polisleri gözlerini kırpmadan öldürmüşlermiş..vs gibi sahibi belli olmayan iddialar Nalçik sokaklarında çalkalandı.
İhale döndü dolaştı Müslim Atayev isimli zavallı bir Balkar’ın üzerinde kaldı. Elbruz bölgesinden Kündelen Köyü’nden olan Atayev dindar kişiliği ile tanınan bir garip idi. İslamı yaşamaya çalışan, önceleri kendi köyünden başlayan, sonra Nalçik’e taşan kendi çapındaki faaliyetleri ile tanınan Müslim Atayev, Kabardey-Balkar’da açık ve aleni olarak dini faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu mensubu ya da bir kanaat önderi olarak herkes tarafından tanınan bir isim. Muhalif duruşu ile bilinen Atayev’in bütün faaliyetleri izlenirken, defalarca tutuklanıp serbest bırakılırken gizli örgüt kurmasını bir türlü akıl ve hafsala almıyor.
Adresi ve ikametgahı belli olan Müslim Atayev’in evine yapılan operasyon birçok soru işaretleri ile dolu.
Atayev kanundan kaçan bir kişi mi ki evi kuşatılıyor, kendisine teslim ol çağrısı yapılıyor? Atayev’i sağ olarak yakalamak çok mu zordu? Kaçmayı gerektiren eylemlerin failiyse neden evinde oturuyordu? Operasyon yapılan evde Atayev’in olduğu bilinmiyor muydu? Eğer böyleyse bu gerçekten Kaberdey polisinin büyük bir zaafıdır.
Beş katlı bir apartman boşaltılmış, içinde rehine yok, polis operasyonda neden acele ediliyor? Bir apartman dairesine kıstırıldığı ifade edilen teröristler(!) biri altı aylık bebek, iki kadın ve dört erkekten oluşuyor. Bu operasyonla”Yarmuk Tugayları” çökertildi mi?
Sorulacak o kadar çok soru var ki!
Bombalanan ve roketlerle harabeye çevrilen evde öldürülenler Müslim Atayev, eşi ve altı aylık kızı, Atayev’in köyünden arkadaşı, eşi ve yakınları. Sözün kısası tam bir kepazelik yaşanıyor.
Kameraların karşısına çıkan Kaberdey- Balkar İçişleri Bakanı Tümgeral Haçim Şogenov muzaffer bir komutan edasıyla konuşuyor.”Teröristlere hak ettikleri cezayı verdik ” Şogenov, bu demeçten sonra Putin’den mutlaka aferin almıştır.
Olayların sıcaklığı henüz devam ediyor.Üzerinden biraz zaman geçince ortalık biraz daha netleşecek. Hürriyet düşmanı güçler, insanlara nefes aldırmamak için yeni oyunlar tezgahlamak için senaryolar yazmaya başlamış olmalılar. Ata vatanımızla ilgili kendilerini söz söylemeye yetkili tek kurum olarak lanse eden yetkililer!
Alo…Beni duyuyor musunuz..!