1944 yılı ile 1957 yılları arasında dünyaya gelen hiçbir Çeçen vatanında doğmadı. Aslan Mashadov da bu kuşaktaki bütün soydaşları gibi 1951 yılında Kazakistan’da doğdu. Ailesi 1944 sürgününü bütün acımasızlığıyla yaşadı.
Mashadov 1957 yılında altı yaşındayken Çeçenistan’a döndü. 1972 yılında Tiflis Askeri
Topçu Akademisinden mezun olarak hayata atıldı. Rusya Federasyonu’nun bazı bölgeleri ile Macaristan ve Litvanya’da görevler yaptı.
Sovyetler Birliği’nin yikılmasından sonra ülkesi Çeçenistan’da Dudayev’in başlattığı mücadeleye davet edildi. Aslan Mashadov 1992 yılında Rus ordusundaki görevinden ayrılarak ülkesi Çeçenistan’ın hizmetine girdi.
Yukarıdaki satırları okurken Aslan Mashadov ile ilgili bir biyografi okuyacağınızı zannetmiş olabilirsiniz; ama öyle olmayacak. 1996 yılı barış görüşmeleri dahil Çeçenistan’ın kaderinde en önemli rolü oynayan Aslan Mashadov’u kısaca tanıdıktan sonra şimdi asıl konumuza geçebiliriz.
…
Gördüğünüz gibi Aslan Mashadov da, Çeçenistan’a saldıran ve Çeçenistan’ın özgürlük mücadelesini boğmaya çalışan Viktor Kazantsev, Gennadi Troşev gibi komutanlarla aynı okuldan mezun oldu. Kısa biyografiden anlaşılacağı üzere, Mashadov Rus askeri eğitim kademelerinde yetişmiş bir askerdir.
27 Ocak 1997 tarihinde Çeçenistan’da demokratik seçimler yapıldı. Bu seçimlere o zaman devlet başkanı olan Zelimhan Yandirbiyev, birinci Çeçenistan savaşının efsanevi komutanı Şamil Basayev… gibi isimler de katıldı. Böyle bir ortamda Genelkurmay Başkanı olarak Devlet Başkanlığına adaylığını koyan Aslan Mashadov seçimi birinci turda yüzde 65 oy alarak kazandı. Rusya Fedarasyonu dahil birçok federe devlette iktidarda bulunanların devlet imkanlarını kullanarak sandıktan çıkacak sonuçları istedikleri gibi yönlendirmeleri dikkate alındığında Çeçenistan 1997 yılında gerçekten demokrasiye örnek teşkil edecek bir seçim yapmıştır.
Bağımsız devlet olma yönünde irade beyan eden Çeçen halkı, Devlet Başkanları Aslan Mashadov önderliğinde yeni bir devleti adeta yoktan var etme savaşına girdiler. 400 yıldır devam eden Çeçen bağımsızlık mücadelesinin bu safhasında Aslan Mashadov, tabiri caizse, adeta ateş çemberinin içinde kaldı.
1997 yılında bağımsızlık yolunda kararlı bir Çeçenistan’ın Devlet Başkanı olarak yola çıkan Aslan Mashadov KGB’nin provakasyonlarına karşı koymak için var gücüyle çalışıyordu.
12 Mayıs 1997 tarihinde Boris Yeltsin ile imzaladığı barış antlaşması ile Mashadov, Çeçenistan’ı, fiilen bir bağımsız devlet olma yoluna sokmuştu.
Bu anlaşma paralelinde Rusya ile Çeçenistan arasında (gümrük,ulaşım,enerji v.d. alanlarda) 45 anlaşma imzalanmıştı. Dünyanın gözü önünde Çeçenistan’ı ayrı bir devlet olarak tanıyan Rusya sözünden dönmek için fırsat arıyordu.
Mashadov ile masaya oturan Rusya Fedarasyonu hiçbir sözünü tutmadı. Baştan sona harabeye çevirdiği Çeçenistan’a vermesi gereken parayı vermedi. Onarılması gereken binaları ve tesisleri onarmadı. Aslan Mashadov, kendi tabiriyle, memuruna ayda 10 dolar veremeyen bir devlet başkanı olarak Çeçenistan’ı idare etmeye çalıştı.
Ruslar Çeçenistanda sürekli provakasyonlar tertip ettiler. Çeçenlere yardım için gelen gönüllüler kaçırıldı. Fidye için adam kaçırma olayları arttı. Faili meçhul cinayetler çoğaldı. Sözün kısası Çeçenistan’da istiklarsızlığın artması için elden gelen yapıldı.
İşsizliğin yüzde 90 oranında olduğu Çeçenistan’da Rus istihbaratı insan avına çıktı. Para karşılığı elde ettiği “suç makinalarını” harekete geçirdi. Çeçenistan kısa süre içinde istikrarsızlığın odağına oturtuldu. Bugün abluka altına alınan ve giriş çıkışları aşırı denetim altında tutulan Çeçenistan’da, 1997 ile 1999 yılları arasında suç örgütlerinin girmesi için bütün kapılar açık bırakılmıştı. Doğru düzgün bir bütçesi olmayan Mashadov Çeçenistan’da düzeni sağlayamayan bir devlet başkanı olarak takdim edildi.
Mashadov an be an Rusya’nın provokasyonlarını takip ediyordu. Barış anlaşmasının Ruslar tarafından hangi bahane ile bozulacağını tam olarak kestiremiyordu. Rusların aradığı fırsat Şamil Basayev’in Dağıstan sınırındaki Karamakhi ve Çobanmakhi adlı iki Dargin köyüne girmesiyle doğdu.
Bugün bile hala karanlıkta kalan Dağıstan’a giriş hadisesi Rusya’nın ekmeğine yağ sürmüştür. Şamil Basayev’in bu iki köyden gelen yardım taleplerine cevap vermek için Dağıstan’a girmesinin mantıki izahı bugün bile yapılabilmiş değildir. Gözünü budaktan sakınmayan, cesareti ile efsaneleşen Şamil Basayev’i bu eylemi yapmaya iten sebepleri ve etrafındaki danışmanları iyi tanımak gerekir. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra ortaya çıkacak belgeler arasında Rus istihbaratının bu olaylarda ne derece etkin olduğu gün yüzüne çıkacaktır.
Aslan Mashadov, hiçbir resmi sıfatı olmadan Dağıstan’a giren Şamil Basayev’in eylemini tasvip etmediğini, hatta kınadığını açık açık beyan etmesine rağmen Rusya Çeçenistan’a saldırmaktan çekinmemiştir.
Uluslararası hukukta, devletlerarası münasebette muhatap olunacak kurumlar bellidir. Eylem sırasında, sıradan bir Çeçen vatandaşı olan Şamil’in eylemi devlete mal edilmiştir. Şamil Basayev’in tutuklanarak Rusya Federasyonu’na verilmesi istenmiştir. Aslan Mashadov’un fiilen yerine getiremeyeceği bu taleple işgal yolu açılmıştır.
Ruslar’ın, Şamil Basayev’in Dağıstan’a girişini bahane ederek başlattıkları ikinci Rus-Çeçen Savaşında beşinci yıl da geride kalmıştır. Aslan Mashadov ikinci savaşta ülkesine saldıran Ruslara karşı koymaktan başka bir şey yapmamıştır. Mashadov eğer bunu yapmamış olsaydı kendi kendini inkar etmiş olurdu.
Birinci ve ikinci Çeçen-Rus savaşları sonucu 10 yılı aşkın bir süredir 250 bin masum insan hayatını kaybetmiştir. Bu gidişle dünya üzerinde Çeçen kalmayacaktır.
Çeçenistan ile Rusya arasındaki savaş tam bir kan davasına dönüşmüştür. Uluslararası güçler bu duruma derhal müdahale etmelidir. Nüfusunun dörtte birini kaybeden bir halktan sağlıklı bir davranış beklemek ne kadar yerindedir?
Bugün Çeçenistan’da 250 bin şehit, 185 bir yaralı, 27 bin sakat, 400 bin mülteci olmak üzere korkunç bir katliam bilançosuyla karşı karşıyayız. Çeçenistan’da ruh sağlığı bozulmuş, psikolojik tedaviye ve desteğe ihtiyacı olan yüz binlerce insan var. Bu insanlara tedavi desteği vermek yerine, hala başlarına bomba yağdıran bir devlet mevcuttur.
Çeçenistan’da kin, nefret ve intikam duyguları ile dolu binlerce insan var. Kimse bu insanları anlamaya çalışmıyor. İnsanların yaşam alanlarını daraltırsanız, insanları hayata bağlayan bağları kopartırsanız, yaşama sevincini öldürürseniz bu insanlardan ne bekleyebilirsiniz?
Terör umutsuzluğa kapılan halklar için nasıl umutsuz bir çırpınış ise, zalim ve işgalci güçler için de sarılınacak bir can simididir. İşgalciler, kendilerine karşı düzenlenen terör eylemlerinden adeta sadist bir zevk alırlar. Bu eylemleri belki de kendileri kışkırtırlar. Terörün tanımını da kendileri yaptıkları için, istedikleri eylemi istedikleri şekilde tanımlarlar. Devlet eliyle öldürülen 250 bin insanın ölümü yasaldır. Çünkü onları, üzerinde üniforma bulunan insanlar infaz etmiştir. Onların ölümünü hiçbir şekilde sorgulayamazsınız.
Buna karşılık ruh sağlığının yerinde olmadığı kesin olan, hatta provake edilen insanlar tarafından öldürülen masum insanların ölümü trajik-sunumlarla halka yansıtılarak ajitasyon yapılmaktadır. Rusların öldürdüğü 42 bin çocuktan hiç bahsetmeden Beslan’ı dile getirmek, sadece bunun üzerinde durmak büyük bir insafsızlıktır.
Şamil Basayev gibi dağlarda gerilla savaşı veren ve dış dünya ile iletişimi olmayan birinin adını kullanmak son derece kolaydır. Son Beslan olayını Şamil Basayev’in üstlenmesi kafalardaki soru işaretini giderememiştir.
Şamil Basayev’in daha önce üstlendiği bir çok olayın daha sonra ona ait olmadığının anlaşılması ilk defa karşılaşılan bir olay değildir. Olayın tertipçisinin Şamil Basayev olması da Rusların sorumluluğunu azaltmayacaktır. 1990’da üniversitedeki odasına Che Guevera’nın resimlerini asan bir Marksist olan Basayev’in, bugün en uçta sayılabilecek “radikal dinci” unvanıyla tanınan bir insan haline gelme süreci ibretlik bir olaydır.
İnsanların zalim düzene karşı tepkileri farklı farklıdır. Basayev Rus zulmü karşısında atıldığı mücadele sonucu bugünkü konumuna gelmiştir. Şamil Basayev bugün geldiği konum itibariyle Çeçen davasına zarar vermeye başlamıştır. Başlangıçtaki hizmetleri ve kahramanlığı kesinlikle inkar edilemez.
Özgürlük savaşçıları, savaşlarını kısa sürede sonuçlandıramazlarsa zamanla yasadışı hale getirilebilir ve radikalizmin pençesine düşürülebilirler. Yasadışı ilan edildikleri, hareket alanları kısıtlandığı için rahatlıkla kullanılabilir hale getirilebilirler.
Çeçen savaşında son gelinen nokta budur. Aslan Mashadov gibi seçimle işbaşına gelmiş, askeri eğitimden geçmiş, devleti ve düzeni bilen halkın temsilcisi ile masaya oturmaktan başka çare yoktur.
Aslan Mashadov’un eli güçlendirilmeden Çeçenistan’da huzur sağlanamaz. Aslan Mashadov ile barış masasına oturularak öncelikle onun meşruiyeti tescil edilmelidir. Bütün dünyada olduğu gibi Çeçenistan’da da, eğer suç işleyenler varsa, bunların cezalandırılması görevi Aslan Mashadov’a verilmelidir.
Son söz : Aslan Mashadov Çeçenistan halkının tek temsilcisidir. Çeçenistan’da Aslan Mashadov’u dışlayan hiçbir çözüm, çözüm olamaz. Rusya Federasyonu yönetimi bu gerçeği anladığı gün Çeçenistan problemi çözülecektir.