Kuzey Kafkasya’da sular bir türlü durulmuyor. 11 yıldır devam eden Rus-Çeçen savaşına ilave olarak Karaçay-Çerkes, Adıgey ve Kabardey-Balkar cumhuriyetleri de içten içe kaynamaya, ya da kaynatılmaya başlandı.
Son aylarda Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde yaşanan olayları mercek altına almak istiyoruz.
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti, Kuzey Kafkasya’nın ortasında 900.000 nüfusu, 12.500 km2 yüzölçümüyle stratejik bir konuma sahiptir.
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde nüfusun yüzde ellisinden fazlasını Kabardeyler, yüzde 9-10 civarındaki bir bölümünü Balkarlar oluştururlar. Ayrıca yüzde 25’i Slav kökenli, yüzde 5’i de diğer halklardan oluşmak üzere bir nüfus yapısı vardır.
Kabardeyler, Balkarlar ve diğer halkları da dikkate aldığımızda cumhuriyette yaşayan insanların en az yüzde 65’i müslümandır.
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde, cumhuriyete adını veren Kabardey ve Balkar halkları en az 1500 yıldır birlikte yaşamışlar, ortak bir kültür oluşturmuşlar, aynı dini inancı paylaşmışlar, omuz omuza birlikte vatanlarını savunmuşlardır.
Kuzey Kafkasya’nın yerli ve otohton halkı olan Kabardeyler’le birlikte Turani kökenden gelen Karaçay, Balkar, Kumuk halkları binbeşyüz yıl bu topraklarda kardeşçe yaşamışlardır.
Kuzey Kafkasya halklarının milli destanları olan Nart Destanları, Karaçay ve Balkar halklarının da milli destanları olmuştur. Kafkasya’da yaşayan Turani halklarla Adığeler ve diğer otohton halklar arasında evlilik yoluyla önemli akrabalıklar kurulmuştur.
21 Mayıs 1864 öncesi 270 yıl devam eden Rus-Kafkas savaşlarında diğer Kafkas halklarıyla birlikte Karaçay, Balkar ve Kumuklar’dan binlerce savaşçı Kuzey Kafkasya’nın özgürlüğü için şehit olmuşlardır.
1864 yılında yaşanan o meş’um sürgün hadisesinden Karaçay ve Balkar halkları da etkilenmişlerdir; bu sebepledir ki Türkiye’ye sürgünle birlikte gelen Çerkesler’in köyleri ile iç içe, ya da, yan yana yaşayan bir çok Karaçay ve Balkar köyleri mevcuttur.
Türkiye’de yaşayan Karaçay ve Balkar sürgünzedeleri, diğer Kafkas halkları ile birlikte aynı organizasyonlarda aynı derneklerde birlikte çalışıyorlar.
Bütün bunları yazmamızın sebebi, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde son aylarda yaşanan olaylardır.
Rasul TSOKAYEV isimli Balkar asıllı bir işadamının kaçırılarak öldürülmesi, cesedinin bir yol kenarına atılması bunun ardından fısıltı gazetesi yoluyla TSOKAYEV’in radikal dincilere destek olduğu için öldürüldüğü söylentisinin yayılmasıyla düğmeye basılmış oldu.
13 Aralık 2004 günü saatler sabaha karşı 04:00’ü gösterirken Nalçik Emniyet Müdürlüğü Narkotik Polisi basılıyor, Kabardey asıllı 4 polis memuru öldürülüyor. Yüzleri maskeli kişiler tarafından yapılan baskında 36 otomatik silah, 140 tabanca ve çok sayıda patlayıcı çalınıyor. Fısıltı gazetesi hemen yayına başlıyor ve Kabardey asıllı polisleri Balkar militanların öldürdüğü söylentisi yayılıyor.
Bu olayın üzerinden 6 aya yakın bir süre geçmesine rağmen bu baskın sırasında çalınan silah ve patlayıcılara halen rastlanmış değil.
Narkotik Polisi baskını sonrasında, Nalçik’te yeni bir radikal dinci örgüt olan Yarmuk Cemaati ile müşerref (!) oluyoruz. Birkaç internet sitesinde bildirileri yayınlanan örgüt ile ilgili Nalçik’te büyük operasyonlar düzenleniyor.
26.01.2005 tarihinde Muslim ATAYEV isimli Balkar asıllı bir müslümanın evine baskın düzenleniyor. Muslim ATAYEV ile birlikte eşi, 6 aylık bebeği ve evinde misafir olarak bulunan köylüleri 3 bayan ile birlikte 1 erkek vurularak öldürülüyor. Operasyon sonrası Kabardey-Balkar İçişleri Bakanı Haçim ŞOGENOV, öldürülenlerin Yarmuk Cemaati mensubu ve Vahhabi olduklarını iddia ediyor.
Bu olay hem RF, hem de Avrupa çapında insan hakları örgütleri tarafından protesto ediliyor. Haçim ŞOGENOV, Kabardey-Balkar’da tabiri caizse bir Müslüman avı başlatıyor. Namaz kılan, camiye giden herkes fişleniyor.
Nalçik Üniversitesi’nde öğlen tatillerinde, Suriye’den gelen üniversite öğrencisi bir Çerkes kızından Kur’an ve dini bilgiler öğrenmek isteyen, bu amaçla bir araya gelen Kabardey asıllı 7 genç kız, üniversite amfisini basan polisler tarafından adi suçlular gibi kelepçelenerek emniyet müdürlüğüne götürülüp saatlerce sorgulandıktan sonra serbest bırakılıyorlar.
Haçim ŞOGENOV, Kabardey-Balkar polisine verdiği bir emirle, bir araya gelen cemaat nitelikli grupları infaz etmelerini salık veriyor. ŞOGENOV, kesinlikle operasyonlarda sağ insan yakalamamalarını tembih ediyor. Eğer sağ yakalarlarsa bunların terörist olduklarını ispatlamak konusunda zorlanacaklarını ifade ediyor.
Kabardey-Balkar polisinin ülkede estirdiği terör halk arasında büyük huzursuzluklara neden oluyor.
Kafkasya’yı karıştırmayı görev bilen, V. V. PUTİN ile işbirliği içinde olan kadrolu FSB elemanları görevlerini çok iyi yapıyorlar.
Bir kısmı V. V. PUTİN tarafından atanan, bir kısmı onun gözüne girerek yükselme sevdasında olan yerel yöneticiler Çeçen savaşını bahane ederek, Vahhabilik ile savaş adı altında ülkede totaliter bir yapı oluşturmaya çalışıyorlar.
Bir taraftan Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’ni istikrarsızlık içine sürükleyerek, öncelikle Kuzey Kafkasya’daki diğer cumhuriyetlerle birlikte federe cumhuriyetleri ortadan kaldırmak istiyen R.F’ye çanak tutuyorlar.
Binlerce yıldır yan yana, Karadeniz’den Hazar’a uzanan coğrafyada ortak bir vatanda yaşayan, kendi aralarında barışık olan halklar ne oldu da bu gün birbirlerine düşman kesildiler.
En son Nalçik şehrinin banliyösü haline gelen, fiziki olarak Nalçik şehriyle birleşmiş olan Balkar yerleşim birimleri olan Hasaney kasabası ile Belareçka (Aksu) köyünün resmen Nalçik şehri ile birleştirilmeye kalkışılması sonucu yaşanan olaylar tabiri caizse iğrenç provokasyonlardır.
Birleşmeye karşı çıkan, bu yolda kampanya yürüten Hasaney kasabası belediye başkanı Artur ZOKAYEV’in evinin bahçesinde öldürülmesi bardağı taşıran son damla olmuştur.
Hasaney kasabası ve Aksu köyünün fiziki olarak Nalçik ile birleşmesi, zaten ileride zorunlu olarak resmi birleşmeyi de getirecekti.
Birleştirme işini Balkarlar’ı provoke ederek,davul çala çala(bir hak gaspı görüntüsü içinde) yapanlar bundan başka rantlar elde etme peşine düşmüşlerdir.Kabardey polisinin son aylarda dindar Balkarlara karşı giriştiği operasyonlardan sonra,Haseney ve Aksu köylerinin Nalçik ile birleştirilmesinin gündeme getirilmesinin zamanlaması çok ilginçtir.Fitne bombasının fitilini ateşleyenler, işi tesadüfe bırakmamak için aynı anda birden fazla bombanın fitilini ateşlemişlerdir.
Nüfusun yüzde ellisinden fazlasını oluşturan Kabardey çoğunluğa burada önemli görevler düşmektedir. Yüzde 10 gibi bir nüfusla azınlık durumda olan Balklarlar’ın haklarını korumak ve onlara saygı göstermek. Kabardeyler bin yılı aşkın süredir beraber yaşadıkları Balkarların rahatsızlıklarını giderecek çözümler üretebilirler.
Adıgey Cumhuriyeti’ndeki Adığeler’in hakkını – hukukunu savunurken, Karaçay-Çerkes’teki Adığeler’in hak ve hukukları ile ilgili sözler söylerken, aynı şeyleri kendi nefsimizde de uygulamalıyız.
11 Mayıs 1918 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin kuruculuları arasında Kuzey Kafkasyalı her halktan yöneticiler vardı. Cumhuriyet’in sürgünde ölen devlet başkanı Pşımaho KOSOK’un (Kabardey) eşi bir Balkar idi. Nefiset Hanım ile Pşımakho KOSOK,İstanbul Feriköy Mezarlığı’nda yan yana yatıyorlar.
Bugün Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde yaşanan olaylar FSB’nin yerel uzantıları tarafından tezgahlanan olaylardır.
Bir Kabardey ile bir Balkar’ın ortak geçmişi 1500 yıla dayanır. Aynı şeyler Ruslar için söylenecek olsa, gerçek anlamda Ruslar ile Kuzey Kafkaslı halkların iç içe yaşaması 100 seneyi ancak bulmaktadır.
Sovyet döneminde Kuzey Kafkaslı halklar arasında ekilen, STALİN’in eseri olan “mikro milliyetçilik” tohumlarını hızla kurutmalıyız.
Halklar arasında kardeşliği pekiştirecek olan ortak faaliyetlere önem vermeliyiz.
Bizi birliğe götürecek olan ortak değerlerimizi ön plana çıkartmalıyız. Ortak anma günlerine değer vermeliyiz. Birbirimizin hakkına kesinlikle riayet etmeliyiz. STALİN’in çizdiği suni sınırlara kendimizi hapsetmemeliyiz. Karadeniz’den Hazar’a uzanan coğrafyada Kuzey Kafkaslı halkların egemen olacağı topraklar bütün Kuzey Kafkaslılar’ın ortak malı olmalıdır.
Bu bilinci kendi aramızda oluşturamadığımız sürece yok olmaya mahkumuz. Bizi bizden başkası anlayamaz.
Bir Adığe olarak, Allah göstermesin, Balkarlar’ın başına gelebilecek bir felakette bir Rus’un benden fazla üzüleceğini kimse söyleyemez.
2. Dünya Savaşı sonrası Balkarlar, Ruslar tarafından sürgüne gönderilirken Kabardeylerin bunu engelleme girişiminde bulunmalarını, sürgüne giden Balkarlar’a sarılarak artlarından gözyaşı dökmelerini Balkar yaşlıları hala anlatırlar.
Gün akıl, mantık ve sağduyu ile hareket etme günüdür. Balkarlar’ın bu gün öfke ile Kabardeyler’den ayrılıp Balkar Cumhuriyeti kurmaya kalkışmaları, milletvekillerini Kabardey-Balkar Parlamentosu’ndan çekilmeye davet etmeleri tahminimiz odur ki, ilk anda öfkeyle söylenmiş sözlerdir.
Yüzde 10luk Balkar halkının ayrı bir devlet olması fiilen de mümkün değildir. Bu durum ve söylem, federe devletleri ortadan kaldırmak için fırsat kollayan RF’nin ekmeğine yağ sürer.
Temennimiz odur ki, akıl, mantık ve sağduyuyu ön plana çıkaran Kabardey ve Balkar aydınları bir araya gelerek ortak bir çözüm üretirler.
Çözümü Rusya’dan beklemek olayları daha da içinden çıkılmaz bir noktaya götürecektir.
Artık eli kalem tutan, söz söyleme makamında bulunan herkese bir görev düşüyor. Bundan sonra her vesile ile Kuzey Kafkasyalı halkların kardeşliğini dile getirmeliyiz.Geçmişte bütün Kuzey Kafkasyalılara şemsiye olan Kafkas Halkları Konfederasyonu gibi,diasporanın da içinde yer alacağı kurumları yeniden oluşturmalıyız.
Her toplantımızda, bundan sonra konuşmalarımızı şu sloganla bitirelim.Söylene söylene hafızada yer eden sloganlar ola gönlümüzde de yer eder
Yaşasın Kuzey Kafkas halklarının kardeşliği!